Güvercin forum 2009
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Güvercin forum 2009

Güverin forum 2009,miski,arap,ayna kuyruk,baska,miro,sabuni,mavi,beyaz,bango,pigeon
 
AnaSayfa  AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  
http://koxpcu.yetkinforum.com/f175-game-of-war-fire-age

 

 Eski Çağlarda, Türkler de Ve Osmanlilar da Güvercin Yetiştiriciliği

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
admin
Arapcı
admin


Cinsiyet : Erkek

Mesaj Sayısı : 1328

Mesaj Puan : 31555
Rep Puanı : 17
Kayıt tarihi : 05/10/09 Yaş : 40

Nerden : ist
Lakap : Arapcı

Eski Çağlarda, Türkler de Ve Osmanlilar da Güvercin Yetiştiriciliği Empty
MesajKonu: Eski Çağlarda, Türkler de Ve Osmanlilar da Güvercin Yetiştiriciliği   Eski Çağlarda, Türkler de Ve Osmanlilar da Güvercin Yetiştiriciliği EmptyPtsi Kas. 23, 2009 2:07 pm




Eski Çağlarda, Türkler de Ve Osmanlilar da Güvercin Yetiştiriciliği




ESKİ ÇAĞLARDA, TÜRKLER DE VE
OSMANLILAR DA GÜVERCİN YETİŞTİRİCİLİĞİ

GÜVERCİNLER HAKKINDA EN ESKİ BİLGİLER
Güvercin,
insanoğlunun ilk evcilleştirdiği kuş türü olarak bilinmektedir. Bu
konudaki en eski bilgiler, M.Ö 4500 yıllarına, yani günümüzden yaklaşık
6500 yıl öncesine kadar gitmektedir. Köken olarak evcil güvercinin
ilk olarak Orta Asya milletleri tarafından eğitildiği tahmin edilmekle
birlikte son yıllardaki bulgular güvercinin Anadolu kökenli bir gelişim
göstermiş olabileceğini de düşündürmektedir.
Günümüz bilim insanları arasında evcil güvercinin atasının kaya güvercini Columba livia
) olduğu görüşü oldukça yaygındır. Bu görüş 1850?li yıllarda evrim
teorisi üzerine çalışırken güvercinlerle ilgili araştırmalarda bulunan
Charles Darwin’e aittir. Darwin, evcilleştirilmiş yabani bitki ve
hayvan türlerinde çeşitliliğin daha fazla olduğunu gözlemiş ve bunun
nedenleri üzerinde durmuştur. Evcil güvercin çeşitlerinin beslenmesi ve
üretilmesi ile ilgili çeşitli deneyler yapmıştır. Bu denemeleri
sırasında farklı ırkları birbiri ile eşleştirerek yeni güvercin ırkları
elde etmiştir. Elde edilen yeni ırkın, başlangıçta kullandığı ırklardan
oldukça farklı özelliklere sahip olması üzerine, bunun nedeninin kendi
seçimi olduğunu kavramıştır. Seleksiyon adını verdiği bu seçimin evcil
türlerde ırkın değişimini getirdiğini tespit etmesi üzerine, doğada
bulunan türlerde ırkların değişiminin nasıl olduğu üzerine çalışmaya
başlamış ve evrim teorisi olarak bilinen teoriyi geliştirmiştir.
Günümüz bilim insanları da aynı kanıyı paylaşmakta ve evcil güvercinin,
kaya güvercini
de dahil olmak üzere farklı 2 ya da 4 yabani güvercin türünün bir
melezlenmesi sonucu ortaya çıktığı görüşünde birleşmektedirler.

GÜVERCİN ANADOLU KÖKENLİ Mİ ?
Evcil
güvercinlerin Asya’dan, Mısır ve Mezopotamya’ya doğru bir yayılım
izlediği ve buradan da Anadolu’ya geldiği düşünülmekle birlikte son
yıllarda yapılan araştırmalar ve özellikle arkeolojik ve etimolojik (
dilbilimsel ) incelemeler, güvercinin Anadolu’da çok eskiden beri
bilindiğini ve Anadolu kökenli olarak yayılmış olabileceği de
düşündürmektedir. Hitit İmparatorluğu döneminde Anadolu’da bir kuş
kültürü olduğu bilinmektedir. Asya’da bulunmayan bazı kuş türlerinin bu
kültürde yer alıyor olması, bu kültürün Asya kökenli olmadığını
göstermektedir. Gene Mısır ve Mezopotamya’da makbul kabul edilen ve
saygı gören baykuş karga ve akbaba gibi kuşların Anadolu kültüründe
ölümü ve uğursuzluğu çağrıştırdığı için yer almıyor olması, Anadolu’nun
kendine özgü bir kuş kültürü geliştirdiğini ortaya koymaktadır. Gaga
ağızlı olarak tabir edilen ve özgün Hitit formunu oluşturan testiler bu
kültürün sanata yansımalarıdır.
Ayrıca bulunan bazı çivi yazılı
tabletlerden Anadolu’da güvercin yetiştirildiği anlaşılmaktadır.
Anadolu’nun Hitit öncesi dönemde, geçmişi paleolitik çağa kadar uzanan
çok köklü bir yerleşime sahne olduğu, son dönemde yapılan arkeolojik
kazılarla ortaya çıkartılmış durumdadır. Tarih öncesi olarak
adlandırılan bu ve onu izleyen dönemlerde Anadolu, dünyanın en önemli
yerleşim birimlerine ev sahipliği yapmaktadır. Çatalhöyük’ten
Hacılar’a, Canhasan’dan Alacahöyük ve Hattuşaş’a kadar uzanan şehir
tipi yerleşimler o çağlarda dünyanın en önemli yerleşim ve uygarlık
birimleridir. Böylesine köklü bir alt yapı üzerinde kendine özgü
kültürel oluşumların gelişmesi son derece doğaldır. Gerek bu dönemde
gerekse Asur ticaret kolonileri ve Hitit dönemlerinde Anadolu ile Mısır
ve Mezopotamya arasında çok canlı bir ticari ilişki bulunmaktadır. Bu
ticari ilişki sayesinde bölgelere özgü farklı güvercin ırklarının da
yayılmış olduğu tahmin edilmektedir.
Hitit imparatorluğunun başkenti
olan Hattuşaş bölgesinde ( Boğazköy ) bugün Çorumlu ( Çorum çıplağı )
olarak tabir edilen güvercin ırkının soyunun Hititler dönemine kadar
dayanabileceği bazı etimolojik araştırmalara dayanılarak Polonya
Bilimler Akademisi Türkologlarından Edward Tryjarski tarafından
belirtilmektedir.
Edward Tryjarski, güvercinin paleolitik çağın
sonlarına doğru yani günümüzden yaklaşık 12.000 yıl önce Anadolu’da
evcilleştirildiği ve buradan dünyaya yayıldığı görüşündedir. Ancak bu
görüşü destekler arkeolojik bulgular henüz yoktur. Bunun yanı sıra
günümüzden 10.000 yıl öncesinde Anadolu’da, mezolitik çağ olarak
adlandırılan dönemde avcılığın sistemli hale geldiği ve başta köpek
olmak üzere bazı hayvanların evcilleştirildiği arkeolojik bulgularla
kanıtlanmıştır. Bu dönem ve onu izleyen neolitik çağda güvercinin de
evcilleştirilmiş olabileceği düşünülebilir.
Bunun yanı sıra
Anadolu’nun dışında da güvercinlerin evcilleştirildiğine ilişkin
bilgiler bulunmaktadır. Tevrat’ta yer alan Nuh peygamber efsanesinde,
gemiden salınan kuş, bir güvercindir. Tevrat’ta yer alan bu efsanenin
kaynağının eski Sümer ve Babil efsaneleri olduğu bilinmektedir. Benzer
anlatımların ümerler’de Gılgamış destanında da bulunması eski
dönemlerde Mezopotamya’da güvercinin evcilleştirilmiş olabileceğini
düşündürmektedir.
M.Ö 3000 yılına ait Mısır kayıtlarında, 5. Mısır
hanedanlığı zamanında güvercinlerin yemek amacı ile yetiştirildiği
anlaşılmaktadır. Bu dönemlerde güvercin hem eti hem de gübresi için
yetiştirilmekteydi. O dönemde güvercin eti sofraların makbul bir
yiyeceğiydi. Güvercin gübresinden yararlanmak için de güvercin kulesi
adı verilen yüksek ve üzerinde güvercinlerin girebilecekleri delikler
bulunan kuleler yapılmaktaydı. Bu yapılar, Anadolu’da yakın tarihe
kadar bulunan Boranhaneleri çağrıştırmaktadır.

ESKİ ÇAĞLARDA GÜVERCİN YETİŞTİRİCİLİĞİ
Güvercinin
evcilleştirilmesi ister Asya kökenli, ister Mısır ve Mezopotamya
kökenli isterse de Anadolu kökenli olsun, güvercinin çok eski
devirlerden beri evcilleştirildiği ve insanlar tarafından farklı
amaçlarla kullanıldığı bir gerçektir. Evcil bir türden bahsettiğimiz
için güvercin ırklarının gelişiminde insanların seçimi belirleyici rol
oynamıştır. Eski dönemlerdeki bölgeler arası yoğun ticari ilişkiler ve
savaşların da etkisi ile güvercin ırkları da hızlı bir şekilde dünya
üzerine yayılmıştır.
Başlangıçta eti ve gübresi için yetiştirilen
güvercinler, daha sonraları bu hayvanların yön bulma, yuvasına bağlılık
ve uzun mesafeleri uçabilme gibi yeteneklerinin keşfedilmesi ile
birlikte haberleşme amaçlı kullanılmaya başlamışlardır. Özellikle
savaşlar sırasında güvercinlere haberleşme konusunda önemli görevler
düşmüştür. M.Ö 1200 yıllarında Mısır’da güvercinlerden haberleşme amacı
ile yararlanıldığını görüyoruz. Daha sonraki dönemlerde haberleşme
amaçlı yetiştiricilik farklı ülkelere de yayılmıştır. M.Ö 300
yıllarında Çin’de güvercinlerle bütün ülkeyi kapsayan bir haberleşme
ağı kurulmuştur. Özellikle savaş sırasında ki haberleşmelerde
güvercinler önemli bir rol oynamışlardır. Cengiz Han’ın seferleri
sırasında haberleşme amaçlı posta güvercin kullandığı bilinmektedir.
Bağdat
halifelerinin de güvercinlere çok değer verdiği bir gerçektir.
Suriye’nin güçlü hükümdarı Nureddin ( 1146 ‘ 1174 ) Mısır’da yıllarca
çok iyi işleyen bir güvercin posta şebekesi kurmuş olması ile ünlüdür.
Bu amaçla kullandığı güvercinlerin ayak ve gagalarını kendi şifreleri
ile işaretlemiştir. Kullandığı güvercinler Irak’tan getirilen boyunları
renkli ve benekli beyaz güvercinlerdi.
Eski Yunan ve Roma’da da
savaşlar sırasında güvercin kullanımı yaygındır. İslam öncesi Orta
Asya’da bulunan Türk devletleri ile Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu ve
Osmanlılarda da güvercinler hem haberleşme hem de güzellikleri için
yetiştirilmişlerdir. Anadolu’da Yapılan kalelerin bazılarında posta
güvercinleri ile haberleşme amaçlı güvercinlikler inşa edilmiştir.
Bunların güzel bir örneğini Adıyaman’da Memlük egemenliği döneminden
kalma Yeni Kale’de görebiliriz. Son büyük savaşlar olan I. Ve II. dünya
savaşlarında da güvercinlerden haberleşme amaçlı yararlanılmıştır. Hele
telsiz ve telefon görüşmelerinin yapılamadığı anlarda posta
güvercinleri çok işe yaramışlardır. Hatta savaş sonrası hizmetlerinden
ötürü madalya verilmiş posta güvercinleri bile bulunmaktadır.
Günümüzde
posta güvercini yetiştiriciliği daha çok sportif ve yarış amaçlı olarak
yapılmaktadır. Haberleşme gereksiniminin yanı sıra güvercinler
güzellikleri, uçarken yaptığı oyunlar ve bazen de ötüşleri için
yetiştirilmişlerdir. Bugün ülkemizde ‘Ankut’ ve ‘Demkeş’ adı ile
tanıdığımız güvercin ırkları eski devirlerde bu amaçla ve özelliklede
ötüşü için yaygın olarak yetiştirilmekteydi. Ankut ırkı ve demkeşlerin
dönemin gözde kuşlarından olduğu çeşitli kaynaklarda belirtilmektedir.
Hakkında kayıt bulunan en eski ırklarımızdan biri olması nedeni ile
Ankutları kısaca tarihi özellikleri ile tanıtmak istiyorum.

ANKUT IRKI GÜVERCİNLER
Dünyada
Ankut Trumpeter ya da Ankhut Trumpeter gibi adlarla bilinen güvercinler
ülkemizde bugün ankut adı ile anılmaktadır. Peygamberimizin torunu ve
Hz Ali’nin oğlu olan, 680 yılında Kerbela’da öldürülen İmam Hüseyin’in
atmaca ve doğan avladığı, ayrıca çakşırlı ( paçalı ) kut ( ankut )
güvercin beslediği yazılıdır.
Evliya çelebi bu bakımdan 1638
yılında, İstanbul’da kuşu kuş ile avlayan avcıların, pirimiz İmam
Hüseyin’dir dediklerinin belirtiyor. Gene Evliya Çelebi, Hz. Ali’nin de
‘kırmızı çatal ibikli çakşırlı güvercin’ ( ankut ) beslediğini ve bu
bakımdan bunları beslemenin sünnet olduğunu yazmaktadır. ‘Çatal ibik’
tabiri, Osmanlıda çift tepe (takka ‘ perçem) anlamında kullanılıyor.
Gene Evliya Çelebinin belirttiğine göre ankutların, sadekut , taçlıkut,
çakşırlıkut gibi çeşitleri bulunmaktadır.
Şanlıurfa’da bugün
ankutların uğurlu olduğuna inanılıyor. Hz Eyüp’ün mağarasında beslediği
söylenen bu güvercinlerin, halk arasında çocuğu olmayan kadınlara uğur
getirdiği ve hatta gece uykusunda korkan kadınların dertlerine deva
olduğu söyleniyor.
Bir tür süs kuşu olan bu güvercinlerin en önemli
özellikleri, ‘dem çekme’ adı verilen ötüş şekilleridir. Dem çekme
tabiri tasavvuf müziğinde ve genel olarak Türk müziğinde doğaçlama
olarak yapılan sunum sırasında sazlardan birinin soliste sürekli ya da
aralıklı olarak eşlik etmesi anlamına gelir. Ankutların ötüşü dem
çekmeye benzetilmektedir. Yetiştiriciler arasında, dem çekme
özellikleri ve sürelerine göre değer verilen bu güvercinler, köken
olarak Orta Asya Türkmenistan kaynaklıdırlar. Türklerin göçleri ile
birlikte dünyaya yayılmışlardır. Günümüzde Russian Trumpeter ( Russian
Barabanshik ) ve Bokhara Trumpeter ( Bokharski Barabanshik ) adları ile
bilinen Rus trumpeter ırklarının köken olarak ankutlardan
kaynaklandığı, Rus yetiştiricileri tarafından da kabul edilmektedir.

TÜRKLER’DE GÜVERCİN YETİŞTİRİCİLİĞİ
Eski
Asya kökenli Türk toplulukları arasında güvercine ilişkin yaygın bir
kültür olduğu görülmektedir. Sınırlı ve belli alanlardaki kelimeleri
içine alan Göktürk yazıtlarında güvercin kelimesi bulunmamaktadır.
Ancak Orta Asya Türk topluluklarından Uygurlara ait en eski yazılı
metinlerde güvercin anlamında ‘kökürçkün’ ve ‘köğürçün’ gibi
kelimelerin kullanıldığını görüyoruz. Birbirinden uzak değişik Türk
toplulukları lehçelerinde bile bu kelimelerin ortak bir sözcük olarak
varolması güvercin kültürünün o dönemde yaygın olduğunu ortaya
koymaktadır. Aynı zamanda bazı yazılı metinlerden güvercinlerin
toplumsal olarak değer verilen ve oldukça kıymetli bir varlık olduğu
anlaşılmaktadır. Asya’daki Türk kavimleri o dönemde yarı göçebe bir
tarza sahip olmakla birlikte belli bir güvercin kültürü
geliştirmişlerdir. Ancak bazı kuzey Türk topluluklarında bu kültüre
ilişkin hiçbir iz bulunmaması daha çok iklimsel koşullarla
açıklanmaktadır.
O dönemde Çin’de güvercin yetiştiriciliğinin yaygın
olduğu bilinmektedir. Özellikle haberleşme sistemini M.Ö 300?lü
yıllarda bütün ülkede güvercinlerle sağlamayı başaran bir ülkede
güvercin yetiştiriciliğinin çok eskilere dayandığını tahmin etmek zor
değildir. Bugün bile Doğu Türkistan’da konuşulan bazı Türk lehçelerinde
Pekin güvercini anlamına gelen ‘bedzin kepte’ teriminin olması ve Pekin
güvercinlerinin Türkler tarafından da yetiştirildiğinin bilinmesi,
Türklerin Çinliler ile bir güvercin alış verişinde bulunduklarını
göstermektedir. Geçmiş dönemlerde Asya’da yetiştirilen güvercin
ırklarının neler olduğu konusunda sınırlı bir bilgiye sahibiz. Ancak
taklacı güvercin ırkının Orta Asya Türkistan kökenli olduğu etimolojik
incelemelerden anlaşılmaktadır. Bugün Çin sınırları içinde yer alan
Taklamakan Çölü, çölleşmeden önce Türklerin yaşadığı bir bölge idi.
Taklamakan adı eski Uygur Türkçe’sinde taklanın makamı yani onun gerçek
yeri, doğum yeri anlamına gelmektedir. Bu kavramdan taklacı güvercin
ırkının ilk kez Türk toplulukları tarafından yetiştirildiği sonucu
çıkmaktadır.
Bölgeye ilişkin bazı eski kaynaklardan, Doğu
Türkistan’da ‘Guma güvercinleri’ adı verilen ve evlerin çatılarına
koyulan kafeslerden uçurulan güvercinlerin olduğu ve bunların arasında
Alacalı güvercin ve Pekin güvercin ırkının bazı çeşitleri bulunduğu
bilinmektedir. Günümüzde Şanlıurfa’da damlarda toplanan ve uçurulan
evcil güvercin topluluklarına da ‘köme güvercinleri’ adı verilmesi
aradaki bağlantıyı göstermesi açısından ilginçtir.

KÖME GÜVERCİNLERİ
‘Köme
güvercinleri’ bugün Şanlıurfa’da ‘Halis Güvercinler’ olarak
adlandırılmaktadırlar. Dünya da Dewlap ( gerdanlı ) ırkı olarak
bilinirler. Ülkemizde bu ırka ait çeşitli tipte güvercinler
bulunmaktadır. Eskiden Osmanlı devleti sınırları içinde bulunan Suriye
ve Lübnan kökenli olan bu güvercinlerin Halep’te ve Beyrut’ta bol
miktarda bulunduğu bilinmektedir. Osmanlı döneminde, Halep ile bugünkü
Şanlıurfa ve Gaziantep arasında sıkı bir kuş ticareti olduğu
kaynaklarda belirtilmektedir. Hatta bir ara Halep’te bu kuşların sayısı
çok azaldığı için, kuşçuların Kilis’e gelerek kuş aldıkları
bilinmektedir. Bu gün de Şanlıurfa’nın en değerli güvercinleri
arasındadırlar. Bir çok renk ve çeşidi bulunmaktadır. Bu renklerin
Şanlıurfa’da adlandırılışları şu şekildedir. Mısırlı, kuzer, fitilli,
nakışlı ( yazılı ), amberli, kınıfırlı, kuyrak, perçemli, aynalı,
şarabı, derviş Ali, cübbeli, abalı, zeytuni, mevrendi, lemsavey,
kırktelli, şıhşelli, şami, zırhı, karalı, tağlit, şekeri, şafrakaragöz,
killo, gez, ehles, şafra, arans (keşpir), baş, üveys, balina, Macar,
Hollanda, ispir, müsevved ve alacalar.

TAKLACI IRK GÜVERCİNLER
Köme
güvercinlerinin yanı sıra Doğu Türkistan’da ‘beyaz kağıt oyun
güvercini’ ve ’siyah pars oyun güvercini’ adı ile bilinen taklacı
güvercin ırlarından, iki ya da üç çeşit güvercinin bulunduğuna ilişkin
bilgiler vardır. Taklacı ırkın diğerlerinden daha yüksek uçtuğu ve
uçarken takla attığı belirtilmektedir.
Bu anlatımlardan kökeninin
orta Asya ve Türkler olduğunu anladığımız taklacı güvercinler,
Türklerin göçleri ile birlikte dünya üzerine yayılmışlardır. Bugün
dünyada, Turkish Tumbler, Asiatic Clap Tumbler, gibi adlarla
tanınmaktadır. Bu kuşların uçuş ve oyun adı verilen takla atma
özellikleri her zaman ön planda tutulur. Bu nedenle bir performans
güvercinidir.
Kaynak:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://guvercin-forum2009.yetkinforum.com
 
Eski Çağlarda, Türkler de Ve Osmanlilar da Güvercin Yetiştiriciliği
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» ::::::: Baba Eski Güvercin Festivali ‏ 29.11.2009 :::::::
» ESKİ ÇAĞLARDA GÜVERCİN YETİŞTİRİCİLİĞİ
» ESKİ ÇAĞLARDA GÜVERCİN YETİŞTİRİCİLİĞİ
» TÜRKLER’DE GÜVERCİN YETİŞTİRİCİLİĞİ
» TÜRKLER’DE GÜVERCİN YETİŞTİRİCİLİĞİ

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Güvercin forum 2009 :: ::::::::::::::::Konu Dışı::::::::::::::::: :: Çöp kutusu-
Buraya geçin: