Güvercin forum 2009
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Güvercin forum 2009

Güverin forum 2009,miski,arap,ayna kuyruk,baska,miro,sabuni,mavi,beyaz,bango,pigeon
 
AnaSayfa  AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  
http://koxpcu.yetkinforum.com/f175-game-of-war-fire-age

 

 Soytarı Balıklar

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
miro
Güvercin Forum 2009 -- > Vip Uye

Güvercin Forum 2009 -- > Vip Uye



Cinsiyet : Erkek

Mesaj Sayısı : 125

Mesaj Puan : 26773
Rep Puanı : 2
Kayıt tarihi : 27/10/09 Yaş : 48

Nerden : sinop
Lakap : Göklerin Efendisi
Soytarı Balıklar Empty
MesajKonu: Soytarı Balıklar   Soytarı Balıklar EmptyPtsi Ara. 14, 2009 11:13 pm

Mercan resiflerinin
arasında zehirli anemonları kendilerine güvenli bir yuva olarak seçen
soytarı balıkları, çekici renk ve desenleri, dayanıklıkları nedeniyle
yeni başlayanlar için bakımı en kolay türlerden biridir.
Bundan
yaklaşık 14 yıl kadar önce, deniz akvaryumları kuruluş tekniğini ve
deniz biyolojisini öğrenmeye kara verdiğimde, ülkemizde birkaç
akvaryumcu dışında deniz akvaryumlarıyla ilgilenen pek yoktu. İlgi
olmadığından dolayı da bir deniz akvaryumunu kurmak ea bakımını sürekli
olarak sürdürebilmek için ise gerekli ekipmanı bulmakta oldukça zorluk
çektim. O zamanlar ilk deniz akvaryumunu kurduğumda, gerekli malzeme
olarak dip filtresi, mercan kumu ve zor olarak bulabildiğim deniz
tuzları vardı. Günümüzde ise deniz akvaryumlarıyla ilgilenen hobiciler
o kadar arttı ki ithalatçı firmalar arasında deniz akvaryumları
ekipmanları için rekabet bile oluştu. İlk olarak 250 litrelik bir
akvaryum kurmaya karar verdim. Dip filtresi ile beraber bir de dış
filtresi kullandım. Bütün ekipmanı kutallarına göre hazırlayıp, suyu nu
koyup tuzu ilave ettikten sonra beklemye başladım. Neyi beklediğimi
merak ediyorsunuz değil mi? Tabi ki nitrit patlmasını. O günlerde deniz
akvaryumu kurmak korkulacak efsane gibiydi. Bilen bilmeyen birçok
hobicinin arasında nitrit patlaması olayı sanki çözümü çok zor bir
meseleymiş gibi dilden dile dolaşıyordu. Bu yazımda bu kimyasal olayı
anlatıp, teknik konulara girmek istemediğimden nitritifikasyon
döngüsünden bahsetmeyeceğim. Daha sonra sanırım 4 gün içerisinde ilk
anemom balıklarım olan Amphiprion frenatusları koydum. Birkaç gün
olayın heyecanıyla ortama karşı tepkilerini gözlemledim. Son derece
keyifli bir şekilde sağa sola yalpalayarak akvaryumun her köşesini
araştırıyorlardı. Verdiğim kuru yemlere karşı pek bir iştahla
atlamadıklarından ben de taze yem olarak haşlanmış karides etleri
verdim. Aradan bir hafta geçtikten sonra akvaryumcuya olayı
anlattığımda inanamadı ve nitrit patlaması ne zaman oldu diye
şaşkınlıkla sordu. Aslında nitritifikasyın olayında az da olsa
haklıydılar. Ben de ona bu işin sırrını söyledim. Beşiktaş iskelesinin
açıklarından 4 bidon deniz suyu alarak akvaryumdaki dinlenmiş suyla
karıştırdım, daha sonra dış filtrenin içine temiz karbon kömürünü
koyarak çalıştırdım. İki gün sonra aldığım deniz tuzunu ekleyerek 1,012
olan yoğunluğu 1,020’ya kadar çıkardım. 4. gün ise balıkları akvaryuma
koydum. Normal tatlı suyu daoğal deniz suyu ilave ederek mayalama
yöntemiyle olgunlaştırdım. Fakat deniz suyu çok kirli olduğundan dış
filtreyi kontrol etmek için açtığımda, mukoza gibi pisliğin karbon
filtresini tamamen sarmış olduğunu görünce biraz telaşlandım. Çünkü
filtrenin içinden çürümüş yumurta kokusunu andıran gaz hidrojen
sülfürdü (H2S). Karbonu hemen yenisiyle değiştirerek filtreyi yeniden
çalıştırdım. Bu balıkları 5 ay kadar besledikten sonra işim gereği 4 ay
Bodrum’a gittim. Balıkları ve akvaryumu ise bir arkadaşıma verdim. Bir
süre sonra bu işin tüm detaylarını öğrenmek için Amanya’ya gittim.
Almanya’daki akvaryumcular ise bu işin tüm ayrıntılarını halledip, bazı
tür balıkların üretimini bile yapmaktaydılar. Dönüşümde ise deniz
akvaryumu ile ilgili birçok ekipman alarak yeniden deniz akvaryumu
kurdum. Bu akvaryumu ilkine göre oldukça gelişmiş sistemlerle
donatarak, balılların daha sağlıklı bir ortamda yaşamalarını sağladım.
Akvaryumumdaki en önemli alet ise tabi ki protein-skimmerdı. Bu aletin
önemine gerçekten inanmaktayım. O olmadan uzun süreli akvaryumu
sağlıklı bir şekilde muhafaza etmek zordur. Şimdi sizlere deniz
akvaryumlarının en popüler cinsinden bahsetmek
istiyorum. Hemen hemen deniz akvaryumuna başlayanların ilk önce
beslemek istedikleri balıklardan yani Anemon balıkları veya soytarı
balıklarından. Anemon balıkları, Pomacentridae ailesinin üyelerindendir.
Pomacentridaeler,
Percidae (levrek) familyasının takriben 325 türüyle en kalabalık
grubunu oluştururlar. Bu üyelerin en çok bilineni Amphiprionlardır.
Tropikal ve alt tropikal denizlerin hemen hemen her bölgesine
dağılmışlardır. (Bu dağılım, türlerinin ısı farklılıklarına göre
değişir.) Bunların arasında üç tür de tatlı su deltalarında yaşamlarını
sürdürürler. Tatlı sulardaki en yakın akrabaları ise cichlidlerdir.
Onlardan ayrıldıkları tek nokta cichlidler tek burun deliğine sahipken
pomacentrid’ler çift burun deliklidir. Bu balıkları ayırmada renk
desenleri çok önemlidir. Fakat bazı türleri ayırmada hobiciler oldukça
zorlanmaktadırlar. Balık uzmanları ise laboratuvar koşullarında
yaptıkları çalışmalarda ise balıkları sınıflandırmada en çok dişi
yapılarının biçimi, kafatası morfolojisi, solungaç taraklarının yapısı
önemli rol oynamaktadır. Örnek olarak en çok bilinen soytarı balığı
Amphiprion perculalar kendisine tıpatıp benzeyen Amphiprion ocellaris
ile karıştırılırlar.
Renk
desenleri birbirlerine o kadar çok benzer ki petshoplarda A.pecula diye
satılan türle aslında A.ocellarislerdir. bazılarının renk desenlerini
gözlemlediğinizde ikisinin arasında çok az bir fark göreceksiniz.
A.frenatusların gövdesindeki kalın beyaz bandın kenarlarını
sınırlayarak çizen siyah çizgiler daha kalındır. A.ocellarislerde ise
bu çizgiler yok denecek kadar siliktir. Bu tür karıştırmalar,
A.clarkii, A.bicintus, A.allardi vs. türlerde de görülmektedir. Fakat
bu türlerdeki renk farklılıkları bulundukları coğrafi bölgedeki
ekosistemden kaynaklanmaktadır. Pomacentridaelerin % 70 kadarını Hint
ve Batı Pasifik Okyanusu barındırmaktadır. Bu bölgelerdeki türler bazen
o kadar çok birbirlerine yaklaşırlar ki yakın akraba türlerde
melezlenmeler Papus Yeni Gine’deki A.chrysopterus ve A.leucokranusların
akvaryum koşullarında kolayca eşleşerek melez yavrular meydana
getirdikleri gözlenmiştir.
Soytarı
balıklarını anlatırken, simbiyotik (farklı iki canlının bazı yaralardan
ötürü, birbirlerine bağımlı olarak yaişamlarını sürdürmeleri)
yaşantılarından da söz etmeliyim. Çünkü her ikisinin yaşantısı tam bir
bütünü meydana getirmektedir. Doğada hiçbir soytarı balığı asla
anemonsuz değildir. Ama akvaryum yaşamında da pekala anemonsuz olarak
uzun süre yaşabilirler. Her soytarı balığı yanına konulan herhangi bir
anemonun içine girmez.
Mutlaka
doğasında beraber yaşadığı anemon türleriyle ortak yaşamını devam
ettirir. Çoğu zaman istediği tür anemon olmazsa içine girmeyecektir.
Bazen de kısa süreli kalır ve daha sonra da terkedip bir daha yanına
bile uğramaz. Bu akvaryum ortamında çok sık rastlanan bir durumdur.
Örneğin; Amphiprion frenatus, doğada Entecmaea quadricolor (buble
anemon) ile ortak yaşam sürer, akvaryumda başka bir anemonla kolay
kolay beraber olmaz. Amphiprion ocellaris, Heteractis macnifa,
Stichodactyla gigantea, 5. mertersii türleriyle beraber yaşamını
sürdürür. Keza Amphiprion percula da aynı tür anemonlarla beraber
yaşamaktadır. Bu son iki anemon türünü akvaryumunuza koyarken dikkatli
olmalısınız. Çünkü her ikisi de akvaryumunuzdaki balıkları
yiyebilirler. Bu anemon türlerinin hobiciler arasındaki adları, halı
anemonu veya haddons anemonudur. Akvaryumunuzdaki diğer balıkların
anemonlar ile geçinebilen damsel balığı türleri olmasına dikkat edin.
Diğer melek, kelebek, lapin türleri bu dev anemonlara yem olabilirler.
Yem verdiğiniz zaman birçok kere, anemonun içine girerek ağız bölgesine
yemi bırakır.bu olayı akvaryum ortamında görebilirsiniz. Soytarı
balıklarının hemen hepsi, aşırı bölgeci karakteri olan balıklardır.
Bulundukları alanı diğer soytarı balıklarına karşı savunurlar,
olgunlaşmış türlerde birbirlerine karşı mütkiş bölge savaşları
olabilir.
Bu
nedenle akvaryumun içinde saklanabilecekleri mağaralar ve kovuklar
yapmalısınız. Bazı durumlarda çok şiddetli kavgalar ederek bölgesini
elde etmiş olan tarafından aşırı hırpalanarak ölebilir de. Fakat
tuhaftır, bu kavgalara eşler arasında da çok sık rastlanmaktadır. Çok
iyi anlaşan, daha sonra dişisi tarafından hırpalanıp öldürülen bir
erkeği görmüştüm. Genel olarak dişiler erkeklerden daha iridirler.
Soytarı balıkları küçük sürüler halindeyken hep erkektirler. Üreme
zamanaları 2 veya 3 hafta içinde periyodik olarak cinsiyet değiştirip
dişileşirler. Bu olay yalnız 1 yaşına gelmiş bireyler için geçerlidir.
Bazen renklerin tonlarında da koyulaşmalar görülebilir. Hatta birçok
türde dış karakter özelliği olarak cinsiyet ayırımında yapılabilir.
Amphiprion perideron erkeklerinde enselerinde bulunan beyaz band daha
kısadır. Ayrıca üst yüzgeçlerinin uç kısımları portakal rengindedir.
Dişilerinde ise üst yüzgeçler renksizdir. Amphiprion ferenatusun
Pasifik’teki türlerinde dişilerinin yanlarında siyahlık varken,
erkeklerinde parlak kırmızı mevcuttur. Soytarı balıkları deniz
akvaryumlarında yavru alımı en kolay türdür. Tipik olarak cichlid
davranışları gösterdiklerinden, eşler yumurtlayacakları bölegeyi
titizlikle temizlerler, kumları kazıp kovuklar açarlar. A.ocellaris ve
A.percula için yaklaşık 80-100 litrelik akvaryumlar yeterlidir.
Yalnınca bir çiftin yumurtlaması için gereken tankın büyüklüğüdür.
A.clarkii ise daha büyük ve agresif olduğundan 250-300 litrelik
akvaryuma ihtiyaç duyarlar. Yumurtlama siteleri için kayalardan mağara
yapılmalı veya yan yatırılmış saksı çömlekleri kullanabilirsiniz. Doğal
ortamlarında üremeleri mevsimsel aktivitelere bağlı olsa da yılın hr
mevsiminde yumurtlayabilirler. Orta tropik bölgelerde Güney Japon
denizindeki türler üremelerini bahar ve yaz aylarında mevsimsel olarak
yaparlar. Orta Pasifik Enewetak mercan resiferinde ise ayın çevrimsel
etkisi olmaktadır. Yumurtlama sitelerini hazırlamaları zaman dolunaya
yaklaştıkça artırırlar. Bu dönemde ay ışığının etkisi erkek balıkları
aşırı şekilde uyarır, bu etkilerin sonucunda erkek balıklar yuva
yapımında ve yuvanın tüm pomacentrid türlerinde eşler arasındaki kur
yapımları, çetrefil davranışlar aynıdır. Erkekler son derece atılgan,
saldırgan ve kovalamacıdır. Bazen bu kovalamacalarda dişiyi
ısırabilirler. Dişinin önüne veya yanına geçerek bütün yüzgeçlerini
şişirerek vücudunu titretir ve hemen sonra yumurtlayacakları alanı
temizlemeye başlar. Bu olay yumurta dökene kadar devam eder. Yumurtlama
genel olarak sabah saatlerinde gerçekleşir ve bazen 35 dakika bazen de
2 saat kadar sürebilir. Dişilerin yumurtlama tüpü belirgin bir şekilde
ortaya çıkar. Yumurtlayacağı yere karnını yumurtlama tüpünü sürerek,
yumurtayı bırakır. Dişi bu esnada çok yavaş hareket eder. Daha sonra
erkek, yumurtaların üzerinden yavaşça geçerek onları döller. Yaklaşık
100 ila 1000 arası yumurta dökerler. Tabi ki bu, balığın büyüklüğü ve
yumurtlama deneyimine de bağlıdır. Yumurtaların açılma süresi 7 gündür.
Larvaların oldukça büyük ve çok şeffaf gözleri vardır. Vitellus
keseleri (yumurta kesesi) portakal renktedir. Yuva ve yavrular erkek
tarafında sürekli korunur. Erkek, yuvaya yaklaşana şiddetle saldırıı,
ısırıri öldürücü yaralar bile açabilir. Dişi balık ise bu esnada daha
çok yem yemekle ilgilidir, ama yumurtaların bakımında temizliği
erkekler beraber yapar. Yavrular 16-17 gün sonra yüzmeye başlarlar.
Larvaların boyları 3-4 mm kadardır. İlginçtir, damsel balıklarında
larvaların gelişmesi 6-8 hafta sürerken, bunlarda 12 gün sürmektedir.
Bu dönemde yavru balıklara fitoplankton-tek hücrelialgler verilmelidir.
Bunu sağlamanın en kolay yolu şudur; deniz suyunu küçük bir akvaryuma
veya genişçe bir kavanoza koyun, üstüne de kuvvetli ışık verin, birkaç
gün sonra suyun rengi parlak yeşile dönüşür. Bu suyu yavruların
bulunduğu bölgeye az miktarda hava hortumunu kullanarak damlatın.
Yavrulara 4. günden sonra artemia larvaları verebilirsiniz. Eğer
imkanınız varsa -ki olmalı, sularını yem verdikten 2 saat sonra % 5
kadar değiştirmelisiniz. Akvaryumun ısısı 26-28 oC kadar olmalıdır.
Suyun kalitesi için de iyi bir filtre sistemine ihtiyacınız vardır.
Akvaryuma birkaç tane canlı taş da koyarsanız, suda çok iyi oluşumlar
elde edebilirsiniz. Ayrıca iyi bir protein emicisi de gerekmektedir.
Nitrat seviyesini, pH ve tuzluluğu da arasıra kontrol etmelisiniz. Yem
olarak da içinde bitkisel ağırlıklı kuru yemler ve haşlanmış karides,
beyaz balık eti verebilirsiniz. Bu balıklar aynı eşle birkaç yıl daha
yumurtlayabilirler. Doğal ortamlarında yapılan çalışmalarda 8-10 yıl
yaşamalarına karşın, Fransa’da Nancy Akvaryumda A.frenatus ve
A.periadon adlı türler 18 yıl yaşamıştır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Soytarı Balıklar
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Balıklar Hakkında Bilmediklerimiz
» LABİRENT(KÖPÜK YUVA YAPAN)BALIKLAR

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Güvercin forum 2009 :: :::::::::::::Akvaryum Balıkları::::::::::: :: Akvaryum Balık Cinsleri-
Buraya geçin: