Güvercin forum 2009
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Güvercin forum 2009

Güverin forum 2009,miski,arap,ayna kuyruk,baska,miro,sabuni,mavi,beyaz,bango,pigeon
 
AnaSayfa  AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  
http://koxpcu.yetkinforum.com/f175-game-of-war-fire-age

 

 Kuş cu kahveleri

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
admin
Arapcı
admin


Cinsiyet : Erkek

Mesaj Sayısı : 1328

Mesaj Puan : 32270
Rep Puanı : 17
Kayıt tarihi : 05/10/09 Yaş : 41

Nerden : ist
Lakap : Arapcı

Kuş cu kahveleri Empty
MesajKonu: Kuş cu kahveleri   Kuş cu kahveleri EmptyC.tesi Kas. 21, 2009 2:15 pm

<blockquote>

Kuşlar ağa düşürüldükten
sonra sıra iyilerin seçilmesine gelir. Saka geçimi Ekim ayında yerli
kuşlarla başlar. Kuşçular bunlara �oynak� der. Bunları Balkanların
kuşları takip eder. Bu kuşlardan da iyi ötenler çıkmakla beraber
kuşçular nezdinde asıl makbul olan kuşlar daha uzaklardan, Macaristan,
Polonya, Ukrayna'dan gelen sakalardır. Bunlar Kasım ayında geçit
yaptıkları için Kasım sakası olarak bilinirler. Kasım sakaları yerli
sakalardan kolayca ayrılırlar. Cüsseleri daha iri, renkleri daha parlak
ve daha temiz, gagaları daha uzundur. Yerli sakalarda başın iki
yanındaki beyazlığın ortasında bulutlu kahverengi bir benek vardır.
Kasım sakalarında bu benek ya hiç yoktur, ya da belli belirsiz görülür.
Biyolojik olarak bakıldığında, Balkanlar'da bulunan sakalar Carduelis
carduelis balcanica alttüründen, Romanya'nın kuzeyinden başlayarak
kuzeyde Polonya'ya, doğuda Ukrayna'ya kadar olan bölgedekiler, yani
kuşçuların Kasım sakaları, Carduelis carduelis carduelis
alttüründendir. Tabiî bütün Kasım sakaları güzel ötmez. Fakat
kuşçularca makbul ötüşlü olan sakaların çoğu Kasım sakaları arasından
çıkar.
Floryada da
belli bir fiziksel varyasyon vardır. Normalde floryanın tüyleri
yeşil-sarı ağırlıklı olurken bazı kuşlar daha çok gri-kahverengiye
çalar. Bunlara �karadamar� denir. Fakat bu renk varyeteleri coğrafi
dağılıma tekâbül etmez; dolayısıyla sakada olduğu gibi fizikle ötüş
tarzı arasında bir ilişki olmaması gerekir. Zaten kuşçuların çoğu da
floryanın fiziksel özellikleriyle iyi veya kötü ötümlü olması arasında
bir bağlantı olmadığı düşüncesindedir. Buna karşılık yakalanan
floryanın arasından iyilerini seçmek için kuşlar tekrar ağ başına
getirilerek geçen kümelere cevap vermeleri dinlenir. Ama yeni
yakalanmış kuş ürkeceği için bu çok sağlıklı bir yol değildir.
Kuşçuluk güzün
kuşların yakalanmasıyla bitmez. Asıl iş ondan sonra başlar. Amaç
kafeste beslenen kuşun ötmesidir. Doğal ortamından kopartılarak küçük
bir kafeste, insanların arasında yaşamaya zorlanan, gıdası değişen,
üreme mevsiminde çiftleşemeyen erkek kuş öyle kolayca ötmez. Yabanî
kuşları kafeste öttürmek için dikkat edilmesi gereken hususlar vardır.
Tabii kuşun ötmesiyle iş bitmiyor, bir de güzel ötmesi lazım. Yoksa
kuşçu tabiriyle "bozuk" öten kuşlar sabahtan akşama kadar ötse de
kuşçuların nezdinde makbul olmaz.
Peki "güzel"
ötüş nedir? Kuşun güzel mi, kötü mü öttüğünün kaba taslak fakat aslî
kıstası şu: Eğer ötüş kulağa hoş geliyorsa makbul, kulağı tırmalıyorsa
kötüdür. Fakat İstanbul kuşçuları bu ana kıstası terk etmemekle beraber
yeterli de bulmamışlar, kafes kuşlarının nasıl ötmesi gerektiği
konusunda oldukça karmaşık bir kurallar manzumesi oluşturmuşlardır.
İşe sakadan
başlayalım. Sakanın ana ötüşleri üçe ayrılır: Önler, ortalar, bağlar,
Önler, tahmin edilebileceği gibi ötüşün ilk aşamalarıdır. Belli başlı
önler "velis", "çipetpet", "veste", "çel", "vayis" vs.dir. Kuşun
"velis" veya "çipetpetin" arkasından "ders şakşağı" vurması gerekir.
"Şakşak" sakanın şakımasıdır. Ders şakşağını da "vicyo"veya "hik" ile
bağlamalıdır. Mesela: "Çipet-pet-pet-pet, tii, şak-şak-şak, vicyo"
gibi. Kuşun 3'lü, 4'lü, 5'li şakşak vurması gerekir. 2'li eksik
sayılır. Eğer kuş "velis"le ötüyorsa arkasından "kaba şakşak"
vurmalıdır. Kaba şakşağın sonunda çoğunlukla bağ olmaz. İyi bir sakada
hem ders şakşağı, hem de kaba şakşak bulunmalı. Ortalar da şakşaktan
sonra gelen kıskıs, yavyav, hihi, iryaf gibi nağmelerdir. Beğenilmeyen
nağmeler ise tor, çaça, ezik nağmeler, sulu şakşaklardır.
Tabiî ötüşün bu
kadar ayrıntılı düzeyde ele alınmasıyla kulağa hoş gelme kıstasının
aşılması, dolayısıyla işin içine belli bir sübjektiflik girmesi
kaçınılmazdır. Meselâ sakanın önlerden sonra torlaması İstanbul
kuşçuları için hiç makbul değilken, İzmir'de bunun beğenildiği
söylenmektedir.
Gelelim
floryaya... Floryanın esas ötüşü makara çekme tarzındadır. Başlıca
makara çeşitleri kurbağa makarası, canalya makarası ve ebabil
makarasıdır. Görüldüğü gibi her üç makara çeşidi de başka hayvanların
ötüşlerine benzetilerek adlandırılmıştır. Kurbağa malûm. Canalya (aslı
Rumca caneli) Emberizidae (Kirazkuşları) familyasından, bilimsel adı
Emberiza citrinella olan, tohumla beslenen, açık arazide yaşayan küçük
bir kuştur. Yazın özellikle Trakya'nın kuzeyinde ürer. Kışın diğer
bölgelerde de görülür. Ebabiller ise eskiden kayalıklarda bulunurken
günümüzde daha çok büyük şehirlerde yaşayan, ilk bakışta kırlangıca
benzeyen kuşlardır (Apopidae familyası).
Kurbağa
makarasının alt çeşitlerinden tor kurbağası, yuvarlak kurbağa ve düz
kurbağa makbul olanlardır. En makbulü de tor kurbağasıdır. Basık
kurbağa ve çır kurbağası ise makbul olmayan kurbağalardır. Canalyanın
"cucucu", "cicici", kaba canalya gibi çeşitleri vardır.
Floryanın makbul
makaraları arasında bir de "lülü" vardır ki en makbulü kabul edilen bu
ötüşün 15-20 yıldan beri duyulmadığı, unutulduğu söylenmektedir.
Floryanın ötüşü
makara olduğı için hem ötüşün güzelliği, hem de uzunluğu önemlidir.
Ötüşün uzunluğu kuşçular arasında "sayı" ile ölçülür. Aşağı yukarı bir
sayı yarım saniyedir. Kuş öterken kuşçular içlerinden onar onar
sayarlar. 50 sayının üzerinde öten kuşlara "uzun kuş" denir. 200 sayı
öten kuşlar olduğu söylenmekteyse de ben bunu ihtiyatla karşılıyorum.
Tabiî kuşun uzun ötmesi yanında güzel ötmesi de gerekir. Bir kere
makbul makaralarla ötmesi şarttır. Öterken makarayı devirmemesi, yani
başka makaraya geçmemesi, indirme bindirme (yani volüm dalgalanması)
yapmaması gerekir. Bunlara �bozuk� denir. Fakat makaraya başladıktan
sonra kaldırırsa, yani volümü yükseltirse bu bozuk olmaz, ama ezerse
bozuk olur. Floryanın "ders" devresi 15 Marttan sonra başlar. Ders,
kuşun tam ötümden önceki yarım, bölük pörçük ötmesidir. Florya 1.5 ay
kadar ders yapar. Ders esnasında makaralarını pişirir. Nisan 15
civarında da "dikilir", yani makaraya başlar; Ağustos sonuna kadar
öter. İşte bu dönem, kuşçuluğun en keyifli dönemidir.
Otücükuşların
ötmesi üremeyle ilgilidir. Ötüşün amacı çevredeki hemcinslerine
varlığını ilân ederek dişileri cezbetmek, erkeklere ise meydan okumak,
önce eş bulmada, sonra da besin aramada diğer erkeklerin öten kuşun
bölgesine girmemesini sağlamaktır. Dolayısıyla ötme sosyal bir olaydır.
Kafeste tutulan kuşlar da başka kuşlarla karşılaştıklarında daha çok
öterler. Bu saka için de önemli olmakla beraber floryanın bol ötmesi
için elzemdir. Bu sebeple ötüm mevsimi girince kuşçular kuşlarını kuşçu
kahvelerine getirerek karşılıklı öttürürler. Kuşçular da kuşların
karşılıklı ötüşünün rekabet esasına dayandığının bilincindedirler. Onun
için karşılıklı öten kuşların �dövüştüğünden� söz ederler. Kahvede kuş
öttürmenin incelikleri vardır. Değişik çevre kuşu ürküteceğinden,
floryanın kafeslerinin üzerine daha kış mevsiminde ince beyaz bezden
örtüler geçirilir. Daha sonra kuş kahveye yine örtüde götürülür ve bu
sayede yerini yadırgamadan öter. En makbulü kuşun asmaca ötmesidir.
Yani kafesi asıp kuşu kendi haline bırakırsınız, kuş bozmadan öter.
Fakat iyi öten kuşların çoğunun zaman zaman bozukları olur. Bu yüzden
kafes masanın üstünde durur. Kuşun sahibi kuş bozduğu zaman daha
önceden kuşu alıştırdığı şekilde hafifçe kafese vurarak bozuk ötüşü
kesmeye çalışır. Kahvedeki kuşların bozuk ötmemesi floryada çok
önemlidir, çünkü sakadan farklı olarak floryanın ötüşü hayatının her
döneminde bir ölçüde değişmeye açıktır. Yani floryanın ötüşü kısmen
genetik olarak belirlenir, kısmen de öğrenilir. Bu yüzden bozuk
ötüşlerin olduğu bir ortamda en falsosuz kuşun bile bunları kapıp
ötüşünü bozma ihtimali vardır. Onun için kuşçu kahvelerini işletenlerin
kuşçuluktan anlaması şarttır, çünkü ötüm zamanı kuşu devamlı falso
yapan kişiyi kuşunu götürmesi için uyarmakla yükümlüdür. Tahmin
edilebileceği gibi kahvede karşılıklı kuş öttürmenin müsabakaya,
rekabete dönüşebilecek bir yanı vardır. Özellikle floryanın ötüp
ötmeyeceğinin belli olmaması, fakat bir kere kızışınca da kuşların
karşılıklı olarak birbirlerini bastırmak için öttükçe ötmeleri, yani
dövüşmeleri bu kuşu iddiaya elverişli kılar. Hatta son yıllarda
organize müsabakalar da düzenlenmektedir. Yalnız floryanın dövüşmesi
için karşısındaki kuşun da aynı makarayı çekmesi gerekir. Mesela kaba
canalya öten kuş ebabile cevap vermez. Üsküdarlı ünlü kuşçu Ciğerci
Hikmet'in bir anısı iddiacılığın nerelere varabileceğini
göstermektedir: "Bir gün Balatlı Terzi Yani Arap Ali'nin kahvesine bir
florya getirdi. Kuş çırladı. Arap Ali söylenince Yani kızdı; kuşun
kafasını koparıp attı. Bu 100 sayılık bir kuştu."
Günümüzün belli
başlı kuşçu kahveleri şunlardır: Şehremini Saray Meydaninda Ali Hocanın
(Suvat Ergünel) kahvesi, Kocamustafapaşa Sümbülefendi'de Tarık'ın
(Tarık Kırkan) kahvesi, Üsküdar Yenimahalle, Dikilitaş'ta Palabıyık
İbrahim'in kahvesi, yazlık olarak da Silivrikapı, Beykoz Çayırbaşı'dır.
Beşiktaş'ta Kamburun Bahçesinde de kuşçular ötüm zamanı Pazar sabahları
toplanırlar. Çarşamba günleri de Fatih Camiinin Malta Kapısı önünde kuş
pazarı kurulduğunda kuşçular kapıya bitişik Malta kahvesinde
toplanırlar. Eskinin namlı kuşçu kahvelerinin başında Fatih Atpazarı
kahvesi gelir. II. Abdülhamit devrinde kuş pazarı da burada kurulurmuş.
Cumhuriyet'in ilk yıllarında ise Alipaşa (Davutpaşa Camii'nin
avlusunda), Tavukpazan, Silivrikapı (surun dışında), Yenibahçe,
Üsküdar'da Arap Ali'nin kahvesi, yine Üsküdar'da Muhacirin kahvesi,
daha yakın yıllarda da Karagümrük'te Nihat'ın Kahvesi ünlü kuşçu
kahveleriydi. Bazı saka ve floryalar ötüşlerinin olağanüstü
güzelliğiyle kuşçuluğun sözlü tarihinde yer almışlardır. Bugünkü
kuşçulara göre gelmiş geçmiş en iyi saka, 1930'lu yıllarda yaşayan
Limoncu Saka'dır. Eminönü Limon İskelesinde çalışan bir Rum'a ait
olduğu için bu adla anılan bu kuşun ötüşü kanarya kadar gürmüş.
Ünlü floryalar
daha çoktur: Sahibi Kapalıçarşı'da fincancılık yapan Fincancı Kuş
(1936), Taksim tarafında Karabiber Kuş, ******'ün hanendesi Hafız
Yaşar'a ait Aslanmarka Kuş (hepsi 1930'lar), Taksim'de Benzinci Kadri
Beye ait Benzinci Kuş (1949-50).
Selim Somçağ

İstanbul Araştırmaları, Sayı:2, Temmuz 1997.



</blockquote>
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://guvercin-forum2009.yetkinforum.com
 
Kuş cu kahveleri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Güvercin forum 2009 :: ::::::::::Güvercin Satış yerleri::::::: :: Güvercin Dernekler-
Buraya geçin: