GÜVERCİN ANADOLU KÖKENLİ Mİ ?
Evcil güvercinlerin Asya’dan, Mısır ve
Mezopotamya’ya doğru bir yayılım izlediği ve buradan da Anadolu’ya
geldiği düşünülmekle birlikte son yıllarda yapılan araştırmalar ve
özellikle arkeolojik ve etimolojik ( dilbilimsel ) incelemeler,
güvercinin Anadolu’da çok eskiden beri bilindiğini ve Anadolu kökenli
olarak yayılmış olabileceği de düşündürmektedir. Hitit İmparatorluğu
döneminde Anadolu’da bir kuş kültürü olduğu bilinmektedir. Asya’da
bulunmayan bazı kuş türlerinin bu kültürde yer alıyor olması, bu
kültürün Asya kökenli olmadığını göstermektedir. Gene Mısır ve
Mezopotamya’da makbul kabul edilen ve saygı gören baykuş karga ve
akbaba gibi kuşların Anadolu kültüründe ölümü ve uğursuzluğu
çağrıştırdığı için yer almıyor olması, Anadolu’nun kendine özgü bir kuş
kültürü geliştirdiğini ortaya koymaktadır. Gaga ağızlı olarak tabir
edilen ve özgün Hitit formunu oluşturan testiler bu kültürün sanata
yansımalarıdır.
Ayrıca bulunan bazı çivi yazılı tabletlerden
Anadolu’da güvercin yetiştirildiği anlaşılmaktadır. Anadolu’nun Hitit
öncesi dönemde, geçmişi paleolitik çağa kadar uzanan çok köklü bir
yerleşime sahne olduğu, son dönemde yapılan arkeolojik kazılarla ortaya
çıkartılmış durumdadır. Tarih öncesi olarak adlandırılan bu ve onu
izleyen dönemlerde Anadolu, dünyanın en önemli yerleşim birimlerine ev
sahipliği yapmaktadır. Çatalhöyük’ten Hacılar’a, Canhasan’dan
Alacahöyük ve Hattuşaş’a kadar uzanan şehir tipi yerleşimler o çağlarda
dünyanın en önemli yerleşim ve uygarlık birimleridir. Böylesine köklü
bir alt yapı üzerinde kendine özgü kültürel oluşumların gelişmesi son
derece doğaldır. Gerek bu dönemde gerekse Asur ticaret kolonileri ve
Hitit dönemlerinde Anadolu ile Mısır ve Mezopotamya arasında çok canlı
bir ticari ilişki bulunmaktadır. Bu ticari ilişki sayesinde bölgelere
özgü farklı güvercin ırklarının da yayılmış olduğu tahmin edilmektedir.
Hitit
imparatorluğunun başkenti olan Hattuşaş bölgesinde ( Boğazköy ) bugün
Çorumlu ( Çorum çıplağı ) olarak tabir edilen güvercin ırkının soyunun
Hititler dönemine kadar dayanabileceği bazı etimolojik araştırmalara
dayanılarak Polonya Bilimler Akademisi Türkologlarından Edward
Tryjarski tarafından belirtilmektedir.
Edward Tryjarski, güvercinin
paleolitik çağın sonlarına doğru yani günümüzden yaklaşık 12.000 yıl
önce Anadolu’da evcilleştirildiği ve buradan dünyaya yayıldığı
görüşündedir. Ancak bu görüşü destekler arkeolojik bulgular henüz
yoktur. Bunun yanı sıra günümüzden 10.000 yıl öncesinde Anadolu’da,
mezolitik çağ olarak adlandırılan dönemde avcılığın sistemli hale
geldiği ve başta köpek olmak üzere bazı hayvanların evcilleştirildiği
arkeolojik bulgularla kanıtlanmıştır. Bu dönem ve onu izleyen neolitik
çağda güvercinin de evcilleştirilmiş olabileceği düşünülebilir.
Bunun
yanı sıra Anadolu’nun dışında da güvercinlerin evcilleştirildiğine
ilişkin bilgiler bulunmaktadır. Tevrat’ta yer alan Nuh peygamber
efsanesinde, gemiden salınan kuş, bir güvercindir. Tevrat’ta yer alan
bu efsanenin kaynağının eski Sümer ve Babil efsaneleri olduğu
bilinmektedir. Benzer anlatımların ümerler’de Gılgamış destanında da
bulunması eski dönemlerde Mezopotamya’da güvercinin evcilleştirilmiş
olabileceğini düşündürmektedir.
M.Ö 3000 yılına ait Mısır
kayıtlarında, 5. Mısır hanedanlığı zamanında güvercinlerin yemek amacı
ile yetiştirildiği anlaşılmaktadır. Bu dönemlerde güvercin hem eti hem
de gübresi için yetiştirilmekteydi. O dönemde güvercin eti sofraların
makbul bir yiyeceğiydi. Güvercin gübresinden yararlanmak için de
güvercin kulesi adı verilen yüksek ve üzerinde güvercinlerin
girebilecekleri delikler bulunan kuleler yapılmaktaydı. Bu yapılar,
Anadolu’da yakın tarihe kadar bulunan Boranhaneleri çağrıştırmaktadır.