HAYVAN YEMLERİNDEKİ TEHLİKE
Hayvan yemlerinde korkunc gercekBirkaç gün önce “İnternethaber”de
bir yazı yayınlandı. Amerikalı araştırmacı gazeteci Eric Schlosser’in
yazdığı “Hamburger Cumhuriyeti” kitabından söz edilen yazıda ABD ve AB
ülkelerinde ucuz yem üretme uğruna domuz, at, eşşek, koyun, sığır,
kedi, köpek ve kümes hayvanları ölülerinin artıklarının ve
mezbahanelerden toplanan kanların küçükbaş ve büyükbaş hayvan yemi
üretiminde doludizgin kullanıldığı, Türkiye’ye de ithal yolu ile bu
ürünlerin yıllarca giriş yaptığı çarpıcı bir şekilde anlatılıyordu.
Müslüman toplum olarak, resmen necasetle beslenen hayvanların etlerini
tüketmekte olduğumuz apaçık ortadadır. Yazının sonunda muteber
kaynaklar ışığında konunun İslam Fıkhı açısından irdelemisi
yapılmıştır. Diğer sosyal meselelerle birlikte bilhassa “Helal Lokma”
noktasındaki meseleler, Müslümanların sadece dizlerini dövmesi ile ve
vah vahlar çekmesi ile geçiştirilemiyecek boyutlara çıktığı artık
Müslüman Toplum tarafından anlaşılmalı ve ufak ufak da olsa temiz ve
helal üretim ürünlerini, küçük örgütlenmelerle birbirlerinin tüketimine
sunmalıdır. Yazının sonunda bu noktaya vurgu yapılmıştır. Bu vesile
ile, bu tür üretim faaliyetleri yapan veya yapmayı düşünen
kardeşlerimize sitemiz lojistik destek verme ve ürünlerini sitemizde
ücretsiz sürekli tanıtım kararı aldığını bütün kardeşlerimize
duyururuz. Allah yar ve yardımcımız olsun.
GIDA RAPORU
KORKUNÇ GERÇEK!
İnsanlara yıllarca; domuz, kedi, köpek, at, eşek ölüsüyle beslenen
hayvanların etini yedirdiler! ABD'li araştırmacı gazeteci Eric
Schlosser, insanın kanını donduracak olayları açıkladı. ABD ve
Avrupa'da ucuz yem üretmek için yüksek
proteinli maddeler yapıldı. Koyun, sığır, kedi ve köpek ölülerinin
artıklarından üretilen yemler ineklere yedirildi. Bu olay 1997'ye kadar
devam etti. Türkiye 1996'ya kadar yılda ortalama 50 bin ton et ithal
etti. Ölü hayvanlarla beslenen ineklerin eti resmi yollarla ülkemize
girdi, insanlarımıza yedirildi. ABD Deli Dana'dan sonra yöntem
değiştirdi. Bu ülkede
halen büyük baş hayvanların yemleri; at, eşek domuz ve kümes hayvanlarının ölüsü ile sığır kanından yapılıyor.
Türkiye şu anda hayvan yemi ihtiyacının yüzde 50'sini ithal ediyor.
En çok hayvan yemi aldığımız ülke ise ABD... Yani hayvan leşinden
yapılan yemler Türkiye'ye hala geliyor.
Türkiye'de kanser bu etler yüzünden patladı
Mikrop dolu yemlerle beslenen hayvanların etini yiyen insanların,
kanser ve Deli Dana olma riski çok yüksek! Farkında mısınız, kanser
yayılıyor. Türkiye'de kanser vakaları, son yıllarda korkunç derecede
artış gösterdi. Hemen hemen herkesin bir yakını kanser...(Her yıl 150
bin yeni kanser vakası olmakta ve 100 bin kanserden ölüm vakası meydana
gelmektedir. G.R.) Hormonlu yiyecekler, stres ve sağlıksız beslenme baş
sebep olarak gösteriliyor. Ancak ABD'den ithal edilen mikroplu etlerin
ve yemlerin kansere yol açma ihtimali çok yüksek. Yani Türk insanı
yıllardır "Ölümle besleniyor...
Deli dana salgını patlayabilir
Gazeteci Eric Schlosser, kitabında şu iddiada bulunuyor: "Deli
Dana'nın kaynağı, mikrop dolu leşle beslenen hayvanlardır. Bunların
etlerini milyonlarca insan yedi. Deli Dana mikrobunun vücuttaki kuluçka
süresi bilinmiyor. Yakında tıpkı bir veba salgını gibi Deli Dana
salgını başlarsa şaşırmamak gerekir.
Şok gerçek!
Amerika'nın kedi, köpek, domuz ve tavuk leşinden yapılmış yemlerle beslediği sığırları, Türkler de yiyor.
Yemek kültürümüzde büyük yeri olan kırmızı etin insan sağlığı için
ne kadar zararlı bir zehir haline getirildiğini biliyor musunuz? Evde
veya bir fast-food restoranında afiyetle yediğiniz et ve et ürünlerinin
içinde neler olduğunu hiç düşündünüz mü?
Ya da etini yediğiniz hayvanın nasıl beslendiğini? İddia ediyoruz
ki, bu haberi okuduktan sonra bu ve buna benzer soruları oturup ciddi
ciddi düşüneceksiniz. Amerika'nın ünlü araştırmacı gazetecisi Eric
Schlosser'in 'Hamburger Cumhuriyeti' adlı kitabı, 'Amerikan feast- food
kültürünün içyüzüyle' birlikte, etteki korkunç tehlikeyi de
belgeleriyle gözler önüne seriyor. Bundan birkaç yıl öncesine kadar
Türkiye de dahil dünyanın birçok ülkesine et ihraç eden Amerika'daki
çiftliklerde ve mezbahalarda, inanılmaz şeyler yaşanıyor.
HAYVAN KANI DA KATILIYOR
Konuyu yıllarca araştıran Schlosser'in verdiği bilgilere göre,
tahıl fiyatlarının artması, ülkede bulunan ve ABD yönetimi üzerinde
büyük ağırlığı olan hayvan üreticilerini, daha ucuz sığır yemlerine
yöneltti. Özellikle büyümeyi hızlandıran yüksek
proteinli maddeler, hayvancıların gözdesi haline geldi. Bu
nedenle, Amerika'daki büyükbaş hayvanların tamamına yakın bir bölümü,
koyun, sığın, kedi, köpek ve domuz ölülerinin atıklarından yapılmış
hazır yemlerle beslenmeye başlandı. Bu leşlerin yanı sıra, sığır
yemlerine proteini bol olduğu için hayvan kanı da karıştırılıyordu.
Kesimlik sığırlar, yıllar boyunca hayvan barınaklarından satın alınan
kedi ve köpek leşleriyle beslendi. Yaradılışı icabı yüksek selüloz
içeren besinler, yani tahıl ürünleri yemeleri gereken sığırlar, bir
çeşit etobur haline getirildi. Sığırlar kendi cinsi yedirilerek, bir
nevi yamyam- laştırıldı. Bunun yanında tavuk çiftliklerinin artıkları,
yani tavukların dışkıları da hayvan yemi haline getirilerek sığırlara
veriliyordu. Öyle ki, tavuk çiftliklerinde dışkıları emmesi için
yerlere dökülen talaşlar ve gazete kağıtları da, atıklarla birlikte yem
yapılıyordu. Bir araştırmaya göre, 1994 yılında sadece Arkansas
eyaletindeki sığırlara, bin 500 ton tavuk dışkısı yedirildi. Tavuk
dışkısının Salmonella ve Campylobacter gibi çok tehlikeli bakteriler
ile tenya gibi parazitler, arsenik ve ağır metaller içeriyor olması,
olayın vahametini biraz olsun ortaya koyuyor. Kedi ve köpeklerdeki
virüs ve bakterilerin çok daha tehlikeli olduğu biliniyor.
'LAĞIM DERESİ GİBİ'
Adını açıklamak istemeyen ABD'li bir sağlık yetkilisinin sözleri,
insanın kanını donduracak cinsten: "Modern bir besi ünitesinin hijyen
koşulları, insanların lazımlıkları pencereden sokağa boşalttıkları,
sokaklardan lağım derelerinin aktığı
ve salgın hastalıkların kol gezdiği Ortaçağ Avrupası'nın kalabalık
şehirlerindeki hijyen koşullarına benziyor." Ancak bütün bunlar
bilinmesine rağmen, hayvan ölülerinden yem üretilmesine uzun yıllar
devam edildi. Böylece kedi-köpek ve diğer hayvanların leşlerinde
bulunan öldürücü virüsler, yemlerle birlikte sığırlara bulaşıyor,
oradan da sofralara gelen etlerle
insanlara sunuluyordu. Amerika'nın uzun yıllarTürkiye ve birçok
ülkeye ihraç ettiği hayvanlar, işte bu korkunç koşullarda yetiştirildi.
Türk halkı yıllar boyunca, kedi-köpek leşleriyle beslenmiş sığırları
yedi.