Konu: TÜRKİYE GÜVERCİN KÜLTÜRÜ KULÜBÜ Cuma Ara. 11, 2009 11:29 am
TÜRKİYE GÜVERCİN KÜLTÜRÜ KULÜBÜ
ÜLKEMİZDE GÜVERCİN YETİŞTİRİCİLİĞİNİN İÇİNDE BULUNDUĞU DURUM
Ülkemizde güvercin yetiştiriciliği köklü bir geçmişe ve kültüre sahiptir. Daha önceki dönemleri gözardı etsek bile, sadece Türklerin yaşamaya başladığı andan itibaren Anadolu�da yaklaşık 1000 yıldır güvercin yetiştirilmektedir. Türklerden önceki dönemlerde ise Anadolu�da güvercin yetiştiriciliğinin tarihinin günümüzden 5000 yıl öncesine kadar gittiği arkeolojik bulgularla belirlenmiştir. Güvercin yetiştiriciliği konusunda dünya üzerinde böylesine köklü bir geleneğe sahip ülke sayısı çok azdır. Uygarlıklar beşiği olarak da bilinen Anadolu, kendine özgü bir kuş kültürü geliştirmiştir. Bir çok evcil güvercin ırkına ev sahipliği yapmış, ırkların geliştirilmesi ve dünyaya yayılmasında öncülük etmiştir. Günümüzde dünya üzerinde bulunan güvercin ırklarının çoğu Anadolu kökenlidir. Neslini koruyamadığımız bir çok güvercin ırkımız bulunmakla birlikte, bugün ülkemizde 80�den fazla güvercin ırkı yetiştiriliyor olması bile, sahip olunan zenginlik hakkında bir fikir vermektedir. Ülkemizde böylesine köklü bir gelenek temelinde yükselen önemli bir güvercin kültürü bulunmakla birlikte, ülkemiz güvercin yetiştiriciliği dünya üzerinde ne yazık ki hak ettiği yerde bulunmamaktadır. Bunun nedenleri üzerinde düşündüğümüzde ülkemizdeki güvercin yetiştiriciliğinin başlıca sorunları ile karşı karşıya geliriz.
BİLİMSEL BİLGİ ÜRETİMİ VE PAYLAŞIMININ YOKLUĞU
Ülkemiz güvercin yetiştiriciliğinin kanımızca en önemli sorunu, bilimsel bilgi eksikliği ve bilimsel bir tarzın genel olarak geliştirilememiş olmasıdır. Güvercin yetiştiriciliği ülkemizde yüz yıllardır atadan dededen öğrenilen yöntemlerle devam etmiştir. Yeni bilgi üretimi ve paylaşımı neredeyse hiç yoktur. Böyle olduğunda her yeni kuşak aslında bilinen şeyleri yeniden keşfetmek durumunda kalmıştır. Sonuçta yerinde sayan, gelişmeye kapalı, güdük bir yapı oluşmuştur. Bilimsel tarzın temelini, bilginin sistematik olarak yeniden üretilip geliştirilmesi oluşturur. Geliştirilen bilgi depolanır ve depolanan bilgiler ise paylaşıma açılır. Paylaşılan bilgiler, yeni bilgilerin geliştirilmesini sağlar. Böyle olduğunda, sorunlara daha geniş çerçeveden bakabilme ve kendi içine kapalı sistemin dışına çıkabilme fırsatını da yakalayabiliriz. Ülkemizde güvercin konusunda yapılmış araştırma, neredeyse yok denecek kadar azdır. Ulaşabilen yazılı dokümanların çoğu ise bilimsel nitelikte olmayıp haber niteliği taşımaktadır. Buradan çıkan sonuç, ülkemizde güvercin yetiştiriciliği konusunda bir bilgi üretiminin bulunmadığıdır. Bilginin üretilmediği yerde bilimsellikten ve gelişmeden bahsedemeyiz. Bilgi üretiminin olmayışının ülkemize özgü çeşitli nedenleri bulunmaktadır. Her şeyden önce güvercin yetiştiriciliği bir hobidir ve işin ticari boyutu, örneğin tavukçuluk alanında olduğu gibi fazla değildir. Konunun diğer bir yanı da bu hobi ile uğraşanların ağırlıklı çoğunluğunu oluşturan kesimin ne yazık ki bilgi talebinde bulunmamasıdır. Ülkemizde güvercin yetiştiricilerinin çoğunluğu eğitimsiz kişilerdir. Bilgiye talep olmadığında bilginin üretimi de olmamaktadır. Ülkemizde güvercin yetiştiriciliği konusunda bilgi açlığı çeken ve konuya daha bilimsel bakan kişilerin oranının tüm yetiştiricilerimiz içinde %10�dan fazla olmadığını düşünüyoruz. Ancak ülkemiz güvercin yetiştiriciliğini geliştirebilecek ve bugün bulunduğu kısır döngünün dışına taşıyabilecek kesim bu %10�luk kesimdir. Son yıllarda, özellikle de son dört yıldır internetin sağladığı hızlı iletişim ve bilgi paylaşımı sonucu yetiştiricilerimiz birbirleri ile bağlantı kurmaya, bilgi paylaşmaya, hatta sanal ortamda da olsa örgütlenmeye başlamışlardır. Bütün bunlar sevindirici gelişmelerdir. ÖRGÜTLENME
Ülkemizde güvercin yetiştiriciliğinin yaygın olduğu illerimizin hemen hemen hepsinde bir �güvercin sevenler derneği� bulunur. Bu derneklerin varlığına bakarak örgütlü olduğumuz, hatta bir federasyona ihtiyaç duyduğumuz bile söylenebilir. Ancak bizler bu kanıda değiliz. Bizce önemli olan dernek sayısı değil, derneklerin niteliğidir. Bu derneklerin çoğu bildiğimiz gibi aynı zamanda birer kuşçu kahvesidir. Buralar boş zamana sahip insanların oyalandıkları ve vakitlerini kağıt oyunları geçirdikleri yerlerdir. Daha çok ticari bir yapıları vardır. Belli günlerde kuş ihaleleri yapılır vb. Bizler kuşçular kahvesi mantığı ile ülkemiz güvercin yetiştiriciliğinin geliştirilebileceğini düşünmüyoruz. Ülkemizin konuya ciddi ve bilimsel yaklaşan bir örgütlenmeye ihtiyacı vardır. Böyle bir örgütlenmenin zamana ve gelişmelere bağlı olarak ülkemizde ileride oluşabileceği düşüncesindeyiz. Türkiye Güvercin Kültürü Kulübü, bu gelişim içinde Ankara�da ortaya çıkmış sanal bir örgütsel süreçtir. BAĞLANTILI DİĞER SORUNLAR
Yukarıda açıklamaya çalıştığımız şekilde bilimsel bilgi üretim ve paylaşım eksikliği ile örgütlenme yokluğu ülkemiz güvercin yetiştiriciliğinin temel sorunlarını oluşturmaktadır. Bu temel sorunlar çerçevesinde gelişen bir çok yan sorun daha sayılabilir. Bu yan sorunların gerçek anlamda çözümlerinin temel sorunlarımızın çözümü ile yakından ilişkili olduğunu düşünüyoruz. Bu sorunlar şöyle sıralanabilir:
1) Yurt içi ve yurt dışında bir imaj sorunu yaşamaktayız. Güvercin yetiştiricileri eski devirlerden beri sözüne güvenilmeyen, başıboş, aylak takımından insanlar olarak görülmektedirler. Osmanlı devleti döneminde güvercin yetiştirenlerin mahkeme şahitliği bile kabul edilmemektedir. Ne yazık ki bu belirlemeler belli oranlarda günümüze kadar taşınmıştır. Elbette bu konumda olan kişilerin sorumluluğunu tüm yetiştiricilere mal etmek doğru bir tavır değildir. Bizlerin bu kötü imajdan arınabilmek için doğru ve sistemli bir çalışma içine girmemiz gerekmektedir. Bu konuda organize bir çalışma içine girilmemiş olması olumsuz imajın devamında en önemli etkendir. Ancak iyi ve sistemli bir halkla ilişkiler organizasyonu yaratarak bu imajı kırabiliriz. Düzenlenecek bilimsel sempozyumlar, basın açıklamaları ve düzeyli haberlerle yeni imajımızı kabul ettirmek çok zor olmayacaktır. Yurt dışında ise kötü bir imaj sahibi olmaktan çok, imaj sahibi olamama gibi bir sorunla karşı karşıya olduğumuz söylenebilir. 2) Yetiştiricilik bilincinin gelişmemiş olması, örgütlü bir yapımızın bulunmaması, yurt dışında kendi ırklarını koruyamayan, onlara sahip çıkamayan bir ülke konumuna düşmemize yol açmıştır. Uluslararası güvercin birliklerinin onayladığı ırklar listelerinde Türk güvercin ırklarının yer almıyor olması ülkemiz adına çok üzücü bir durumdur. Buna bazı ülkelerin bizim ırklarımızı kendi ırkları gibi dünyaya lanse etmeleri de eklenince sorun daha da vahim bir hal almaktadır. Ülkemizdeki güvercin ırklarını tespit etmek ve bunların standartlarını belirlemek acil sorunlarımızdan biridir. Buna bağlı olarak ırkların korunması ve çeşitli şekillerde kırılmasını önlemek gerekmektedir. Kendi standartlarımızı belirleyip ilan ettiğimizde yurt dışı imaj sorununa da büyük oranda çözüm bulabiliriz. 3) Güvercinlerimize marka takılması ve bir marka kayıt sisteminin geliştirilmesi, markasız güvercin alım satımının önlenmesi önemli bir görev olarak bizleri beklemektedir. Bu durum ırklarımızın kendi içinde kalitesini yükselteceği gibi aynı anda ülkemizde hayli yaygın olan güvercin hırsızlıklarına da bir çözüm olabilir. Markasız güvercin değersiz olarak kabul edilirse ve pazarda alıcı bulamazsa çalıntı kuşları tespit edebilmek çok kolay olacaktır. 4) Güvercin yetiştiriciliğimizde ticari kaygılar ön plana çıkmıştır. Ticari kaygıların ön plana çıkması bazı ırklarımızın bozulmasına yol açmaktadır. Sırf pazarda daha iyi para edecek diye özellikle performans ırklarımızda görüntü ön plana çıkartılmakta ve farklı kırmalarla ırkın özellikleri geriletilmektedir. Bu durum ırklarımızı yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bırakmaktadır. Irk standartlarının netleştirilmesi ve bu konuda kararlı bir birliktelik izlenmesi acil bir gerekliliktir.
5) Gösteri, yarış ve kupa gibi organizasyonların belli bir ciddiyetle ele alınması şarttır. Bu tür organizasyonların yetiştiriciliğimizi doğru yönde teşvik etmesi esas olmalıdır. Kuş pazarı gibi genel satış mekanlarının Avrupa standartlarına uygun ve hayvan haklarına saygılı bir biçimde yeniden yapılandırılması gerekmektedir.
TÜRKİYE GÜVERCİN KÜLTÜRÜ KULÜBÜ
Yukarıda sıralamaya çalıştığımız bir çok sorun bizleri bir kulüp çatısı altında birleşerek daha örgütlü bir şekilde çaba göstermeye yöneltti. Oluşturmaya çalıştığımız Türkiye Güvercin Kültürü Kulübü bu çabanın bir sonucu olarak ortaya çıktı. Kulübümüzün öncelikli amacı Ankara�daki güvercin yetiştiricilerini biraraya getirerek daha örgütlü ve bilinçli bir birliktelik yaratabilmektir. Güvercin yetiştiriciliğinin bir kültür olduğunu vurgulayabilmek, bu kültürün kaynaklarını ortaya çıkartmak, kültürel dokumuz içindeki yerini ve önemini belirleyerek, güvercin kültürümüzü ülke içinde ve dışında hak ettiği konuma yükseltmek temel uğraşı alanımız olacaktır. Bu kültürü oluşturabilmek için uygun olan bütün kitle iletişim araçlarının kullanılması gerektiği kanısındayız. Güvercin konusunda ülkemizde özellikle eksikliği hissedilen bu araçlar, kitap, dergi, bülten, poster, afiş, takvim, kartpostal gibi her türlü basılı yayının yanı sıra VCD, DVD, interaktif CD gibi görsel materyali de içermektedir. Sempozyumlar, tanıtım toplantıları, paneller ve internet üzerinden tanıtımla birlikte, baskılı t-shirt, gift-shop gibi görsel ve hediyelik eşya üretimi de yapılması gereken halkla ilişkiler çalışmalarının bir parçasını oluşturmaktadır. Bütün bu alanlarda aktif ve etkin bir yapı oluşturabilmeyi hedefliyoruz. Bunun için uzun bir süreç ve yoğun bir çalışma gerektiği açıktır. Bu süreçte ülke genelinde tüm yetiştiricilerimizin ilgi ve desteğini beklemekteyiz. Kulübümüz bizlerle aynı amaçları paylaşan tüm güvercin severlere açıktır. Bu birlikteliğin ileride bütün yurda yayılabilmesi ya da örnek oluşturabilecek bir model olması en büyük dileğimizdir. TÜRKİYE GÜVERCİN KÜLTÜRÜ KULÜBÜ
Türkiye Güvercin Kültürü Kulübü olarak Ankara'da düzenlediğimiz tanışma toplantısına toplam 19 yetiştiricimiz katılmıştır. Tanışma amaçlı toplantıda ülkemizde güvercin yetiştiriciliğinin içinde bulunduğu durum ve yapılması gerekenler üzerine görüş alışverişinde bulunulmuştur. Ekte toplantıya katılanların listesi ve katılımcılarımızı toplu halde gösteren bir fotoğraf bulunmaktadır. EK-1