Koyunların beslenmesindeki temel ilkeler (*)
12.1. Genel bilgiler
12.1.1. Koç katım döneminde besleme
12.1.2. Gebelik döneminde besleme:
12.1.3. Laktasyon döneminde besleme:
12.2. Yemleme Pratiği
12.2.1. Otlak yemlemesi
12.2.2. Elden yemleme
12.3. Kaynakça
12.1. Genel bilgiler
[Konu Başlığı] [Sonraki Konu]
Koyunlardan elde edilen et, süt, yapağı gibi ürünlerin en yüksek
düzeyde üretimi, hayvanların ana ve babalarından gelen üstün
yeteneklerinin ortaya konmasına bağlıdır. Bu yetenekli hayvanlara sahip
olunsa dahi, bu yeteneğin ortaya çıkmasını sağlayacak çevre koşulları
yaratılmaksızın beklenen üretim düzeyine ulaşılamamaktadır. Üretimi
belirleyen çevre etmenleri arasında en önemli yeri besleme düzeyi ve
niteliği almaktadır.
Hayvanların yetenekleri ne kadar yüksek olursa olsun, yem dışında
üretimi etkileyen diğer çevre koşulları ne kadar iyi düzenlenirse
düzenlensin, yaşamın sürdürülmesi ve ürün üretimi için gerekli besin
maddelerinden sadece biri yeter düzeyde hayvana sunulmazsa, üretim
olumsuz yönde etkilenmektedir. Besin madde yetersizliği belli bir
düzeyi aştığında, üretim gerilemesi yanında hayvanların sağlığıda
bozulabilmektedir. Bu nedenle, diğer hayvansal üretim dallarında olduğu
gibi, koyun yetiştiriciliğinde de bol, düzenli ve ucuz bir üretimin ilk
ve son önemli koşulu, yeterli ve dengeli bir beslemedir.
Koyunlar sindirim organlarının anotomik yapısı ve sindirim
fizyolojilerinin doğal bir sonucu olarak, doğada çok yaygın olan
bitkisel yemlerle beslenirler. Çok hareketli dudakları ve keskin alt
kesici dişleri yardımıyla fazla boylu olmayan, yatık çayır-mera
bitkilerini dahi kolaylıkla koparıp tüketebilmektedirler. Bol otlu
olmayan meralardan yararlanabilmeleri, yem gereksinimlerinin az olduğu
yada çok az yemle yaşamlarını sürdürebildikleri anl..... gelmez.
Koyunlarda, diğer evcil hayvanlar gibi, yaşamlarını sürdürmek ve ürün
üretmek için yeter miktar ve nitelikte yem tüketmek zorundadırlar.
Tükettikleri yemle gereksinimlerini nicel ve nitel açıdan yeterince
karşılayamazlarsa, canlı ağırlıkları düşer, verimleri geriler ve
hastalıklara dayanıksız olurlar.
Doğada kendiliğinden yetiştiği, her hangi bir emek ve masraf
yapılmadığı için en ucuz yem kaynağı olan çayır ve meralar, koyun
beslemenin esas unsurunu oluşturur. Bu nedenle, tüm dünyada ve
ülkemizde çayır meralar koyunların yem gereksinimlerinin % 90 gibi çok
büyük bir bölümünü karşılamaktadır. Çayır-meradan yararlanma süresi ve
şekli, koyunculukta uygulanan üretim ve yemleme sistemini belirler.
Koyun yetiştiriciliğinde uygulanan yemleme sistemleri, tümüyle açıkta
(çayır-mera) yemleme ile ağılda elden yemleme arasında değişmektedir.
Bu sistemlerde hangisinin uygulanacağı işletmenin çayır-mera varlığına,
diğer doğal, teknik ve ekonomik koşullara bağlıdır. Doğal çayır-mera
olanakları iyi, iklim koşulları uygun yörelerde koyunculuk hemen hemen
tümüyle çayır-meraya dayanır. Bu yörelerde daha çok ekstansif
koyunculuğa uygun yapağı et-tipi koyun yetiştiriciliği gelmiştir. Buna
karşılık. çayır-mera olanakları sınırlı olan yörelerde et-yapağı yada
süt tipi koyunculuk önem kazanmaktadır.
Normal koşullarda koyunlar yılda bir kez kuzular. Bunun doğal bir
sonucu olarak, yıl içinde hayvanlar çiftleşme, gebelik ve laktasyon
gibi farklı fizyolojik koşullarda bulunurlar. Bu durum yıl içinde
koyunların beslenmelerini etkiler. İki kuzulama arasında geçen süre
içinde koyunların beslenmelerinin düzenlenmesi, hayvanların fizyolojik
durumuna bağlıdır. Çiftleşme (koç katımı) döneminde, gebeliğin ilk üç
ayı boyunca, gebeliğin son iki ayı, süt üretim dönemi (laktasyon) ve
laktasyondan sonra ikinci,koç katım dönemine kadar geçen süre içinde
koyunların besin madde gereksinimlerin karşılanmasında baş
vurulabilecek yem kaynakları da farklılık gösterir. Örneğin, ilk ve
sonbaharda çayır-mera koyunların beslenmesinde önemli bir yer alırken,
yaz aylarında anızlar ve yeşil yem bitkileri, kışın ise kuruot,
sap-saman ve yeşil silo yemleri gibi kaba yemle tahıl ve küspe gibi
yoğun yemler ön plana geçmektedir. Koyunların beslenmesinde hangi yem
kaynağına başvurulursa vurulsun. yıl içinde hayvanların düzenli ve
dengeli bir şekilde beslenebilmeleri için, yıl içindeki canlı ağırlık
değişimleri, gebelik durumları, döl, süt ve yapağı verimleri mutlaka
göz önüne alınmalıdır.
12.1.1. Koç katım döneminde besleme
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Evcil hayvanlar arasında döl verimi bakımından, çevre etmenleri ve
özellikle beslemeye en bağımlı olan hayvan koyundur. Bu nedenle,
koyunlardan yüksek bir döl verimi elde etmek, kısırlığı en aza indirmek
için koç katımı döneminde koyunların ve koçların beslenmelerine özel
bir ilgi gösterilmelidir. Kısırlığın en aza indirilmesinde, kullanılan
koçların nitelikleri, devamlı aşım kondisyonunda bulunacak şekilde
bcslenmeleri önem taşımaktadır. Koçlarda olduğu gibi, bu dönemde
koyunlara uygulanacak beslemede önemlidir. Çünkü, koyun başına o
dönemde üretilecek kuzu sayısını belirleyen anaç koyundur. Koyunun
yumurtalığından olgunlaştırılan yumurta sayısı, koyun başına kuzu
üretimini belirler. Koçun etkisi, olgunlaşan yumurta hücrelerinin
döllenmesinden ibarettir. Yumurta hücresi döllenmediği takdirde üretim
olanağı olmaz. Bu nedenle de koçların beslenmelerine özen
gösterilmelidir. Koç katımından belli bir süre önce başlayarak koç
katım döneminde koyun beslenmelerine özen gösterilir, ek yemleme
yapılarak kondisyonları iyileştirilirse, koyunların daha kısa bir süre
içinde kızgınlık göstermeleri (kızgınlığın toplulaştırılması) sağlanır.
Bu uygulama ile ayrıca, koyunların birden çok yumurta üretmeleri sonucu
ikizlik-üçüzlük gibi çoğuz doğumlar olanağı arttırılır. Bu konuya
yönelik çalışmalardan elde edilen bulgulara göre, koç katım döneminde
koyunlara uygulanan ek yemleme (flushing)nin başarısı, koyunların ırk,
tip ve yaşlarına, ek yemlemenin süresine ve ek olarak verilen yemlerin
miktarına ve niteliğine bağlıdır.
Koç katım döneminde uygulanan ek yemlemenin etkinliği, bu uygulamanın
süresine ve yoğunluğuna bağlı olarak değişmektedir. Yapılan
çalışmalardan elde edilen bulgulara göre, koç katımından 3 yada 4 hafta
önceden başlatılan ve koç katımı süresince devam eden bir ek yemleme
yeterli olmaktadır. Koç katım süresinin çok uzadığı durumlarda, koç
katımından 3-4 hafta önce başlatılan ek yemleme aşımların en yoğun
olduğu ilk 2-3 haftası boyunca devam ettirildikten sonra sona
erdirilmektedir.
12.1.2. Gebelik döneminde besleme:
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Koyunlardan daha fazla kuzu üretimi, koyun başına döllü yumurta
sayısının arttırılması yanında döllenmiş yumurtaların döl yatağında
normal gelişip büyümesine ve bunun sonucu olarak doğum ağırlığı yüksek,
sağlıklı kuzulara sahip olmaya bağlıdır.
Gebelik boyunca uterus, plasenta, fötüs gelişir, ağırlıkları artar ve
bileşimleri değişir. Gebelik başlangıcından bu organların gelişmesi
yavaştır. Bu nedenle gebeliğin ilk 2/3’lük bölümünde yani ilk 3 ayında
gebeliklerinden dolayı koyunlara ek olarak besin madde verilmez. Fötüs,
fötüs zarları ve uterustaki asıl büyük gelişme gebeliğin son iki ayında
olur. Örneğin, doğumda herbirinin ağırlığı 3.6 kg gelen 2 kuzu taşıyan
bir koyunda, doğumdan 8 hafta önce fötüste ağırlık artışı günde 40 gram
dolayındayken, doğumdan 2 hafta önce fötüste günlük ağırlık artışı 150
grama çıkmaktadır. Gebeliğin son çeyreğinde fötüsteki bu hızlı ağırlık
artışına paralel olarak fötüsün anatomik yapısı değişir, çeşitli
dokuların birbirlerine göre durumlarında ve fötüsün kimyasal
bileşiminde farklılıklar görülür. Fötüste su miktarı azalırken protein,
mineral madde, yağ ve enerji miktarları artar. Gebelik boyunca koyunun
vücuduna eklenen toplam enerji ve proteinin % 80’i, kalsiyum ve
fosforun ise tam..... yakın kısmı fötüste toplanmaktadır.
Gebelik döneminde fötüste protein, anadan alınan amino asitlerinden
fötüs tarafından sentezlenmektedir. Gebelik ilerledikçe fötüste protein
sentezi hızlanmakta, buna bağlı olarak da anaç koyunun protein
gereksinimi artmaktadır. Ancak, koyunlar gebeliğin sonuna doğru idrarla
attıkları azot miktarını azaltarak yemle verilen proteinden daha iyi
yararlanmakta ve fötüste protein sentezi için gerekli kimi eksogen
amino asitleri de kendi vücut dokularından mobilize ederek fötüsün
gereksinimlerini karşılamada kullanmaktadırlar.
Gebeliğin son devresinde fötüste mineral madde, özellikle kalsiyum ve
fosfor birikimi hızlanmaktadır. Gebe koyunlar artan kalsiyum ve fosfor
gereksinimlerini yemden gelen mineraller ve kemik dokudan mobilize
edilen kalsiyum ve fosfordan yararlanarak karşılamaktadırlar. Bu
nedenle, kalsiyum ve fosfor yetersizliği kuzuların doğum ağırlığını pek
fazla etkilemez. Fakat, gebe koyunların gebeliğin son devreleri ve
laktasyon başında kemik dokularından mobilize ettikleri kalsiyum ve
fosfor, laktasyondan sonra yerine konmazsa, başka bir deyişle mineral
madde yetersizliği birkaç gebelik döneminde tekrarlanırsa koyunların
sağlıkları bozulur ve kemik hastalıkları görülebilir.
Gebelik döneminde fötüs, fötüsü saran zarlar ve uterusta protein,
mineral madde ve yağ sentezlenip biriktirilmektedir. Bu maddelerin
sentezlenme enerjiyi gerektirir. Bu nedenle, fötüs geliştikçe enerji
gereksinimi de artar. Fötüs, enerji gereksinimini ananın kanından
aldığı organik besin maddelerinden, özellikle glikozdan karşılar.
Gebeliğin sonuna doğru fotüs glikoz gereksinimi oldukça büyük boyutlara
ulaşır. Buna karşılık gebeliğin ileri dönemlerinde koyunların iştahları
azalır ve yem tüketimleri geriler. Bunun sonucu olarak koyunlar
yeterince organik madde ve özellikle glikoz tüketmeyebilirler. Fötüsün
enerji ve glikoz gereksinimi karşılanmayabilir. Bu durumda koyun vücut
depo maddelerini (glikojen ve yağ doku) kullanır. Özellikle ikiz yada
üçüz yavru taşıyan koyunlarda fötusün enerji gereksinimini karşılamak
için vücut depo maddelerine fazla baş vurulması söz konusu olabilir. Bu
durumda koyunlar zayıflar, kuzuların doğum ağırlıkları azalır, meme
hazırlığı yeterince yapılamadığı için ve depo maddeleri aşırı
kullanılmadığından, laktasyon başında süt üretimi az olur ve hatta kimi
zaman fötüsün glikoz gereksiniminin karşılanamamasına bağlı olarak
“gebelik zehirlenmesi” ortaya çıkabilir.
12.1.3. Laktasyon döneminde besleme:
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Koyunlarda laktasyon süresi, laktasyonda üretilen süt miktarı ve bu
sütün bileşimi genotipin etkisi altındadır. Yapağı-et tipi koyunlarda
laktasyon 3-4 ay kadar sürer. Bu koyunların süt verimleri 100-150 kg.
arasında değişir ve bu değişiklikte ırk, bakım-besleme koşullarındaki
farklılıklar ve emzirilen kuzu sayısı etkilidir. Birden çok kuzu
emziren koyunlar, tek kuzulu olanlardan yaklaşık % 50 daha fazla süt
verirler. Sağdan süt tipi koyunlarda ise, laktasyon süresi 6-8 aya ve
süt verimi 300-400 Kg.a yükselebilir. Günlük süt üretimi doğumdan
itibaren yükselmeğe başlar ve laktasyonun ilk ayı sonunda en yüksek
düzeye ulaşır. Laktasyon ilerledikçe verim düşer. Eldeki hayvan
materyaline göre ortalama olarak 4-8 ay sonunda koyunlar sütten
kesilirler.
Koyun sütü kuru madde ve yağca zengindir. Sütün bileşimi genotip süt
verim düzeyi, laktasyon süresi ve bakım-besleme durumuna göre değişir.
Laktasyon süresi ilerledikçe sütteki yağ, protein ve kuru madde oranı
artar. Koyun sütünün bileşimi mevsimi de bağlıdır. Buna göre,
laktasyondaki koyunlara ürettikleri günlük süt miktarı ve sütteki yağ
oranına uygun bir besleme yapılmalıdır. Özellikle laktasyonun ilk
ayındaki besleme çok önemlidir. Bu dönemde süt verimi sürekli
artmaktadır. Fakat, koyunların iştahı düşüktür ve hayvanlar yeteri
kadar yem tüketemezler. Bunun sonucu olarak da süt üretimi için gerekli
enerji, protein ve mineral maddeleri kendi vücut maddelerini kullanarak
karşılar ve canlı ağırlık kaybederler. Canlı ağırlık kaybı, hayvanlara
sunulan yemin niteliğine ve süt verimine bağlıdır. İlk 5 hafta boyunca
2 kg kadar ağırlık kaybı normal kabul edilir. Bunun üzerinde bir
ağırlık kaybı söz konusu olduğunda günlük yem miktar ve niteliği
yeniden düzenlenmelidir.
Süt verim yönlü sağılan koyunlarda süt verimi çok yüksek olduğundan,
laktasyon başı ağırlık kayıpları daha yüksektir. Bu hayvanlara
yiyebilecekleri kadar iyi kalite kaba yem yanında verdikleri süt
miktarına göre besin maddelerince zengin, sindirim derecesi yüksek
yoğun yemlerde verilmelidir (Her litre süt için 100 g S. Protein ve 400
gram Nişasta)
12.2. Yemleme Pratiği
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
12.2.1. Otlak yemlemesi
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Koyunlar kurak iklim koşullarındaki zayıf otlaklardan, boş kalan tarım
arazilerinde kendiliğinden gelişen bitkilerden, hububat anızları ve
diğer çeşitli bitki hasat artığı sahalardan iyi yararlanan
hayvanlardır. Genellikle, sığır ve kanatlıların değerlendiremedikleri
yem çeşitleri ve otlaklar koyunlar tarafından kıymetlendirilir. Bu
nedenle, dünyanın pek çok ülkesinde diğer hayvanların iyi
değerlendiremedikleri otlatma alanları koyunlara bırakılır.
Koyunlara bırakılan otlatma alanlarının genişliği, buradaki bitkilerin
yem değeri ve ek olarak sunulan yemlerin niceliği ve niteliğine
bağlıdır. Ayrıca koyunların verim durumları ve canlı ağırlıklarıda önem
taşır.
Doğal biçenek ve otlaklar en önemli otlatma alanlarıdır. Çeşitli
ülkelerde hayvanlardan elde edilen ürünlerin çok büyük bir bölümü doğal
biçenek ve otlaklardan üretilen yemlerle sağlanır. Örneğin, A.B.
Devletlerinde üretilen sığır etinin % 80’i, koyunlardan elde edilen
ürünlerin ise % 95’i çayır mera yemleriyle sağlanmaktadır. Bir
araştırmaya göre, yurdumuzda hayvanların tükettiği toplam proteinin %
68’i, enerji’nin (nişasta birimi) % 62’si doğal biçenek ve otlaklardan
sağlanmaktadır.
Doğal biçenek ve otlaklardaki bitkilerin çok çeşitli olması, koyunlar
için ideal bir yem kaynağı oluşturur. Birbirinden farklı kimyasal
bileşimdeki bu çeşitli bitkiler koyunların enerji, protein, vitamin ve
mineral madde gereksinimlerinin karşılanmasını sağlar. Ancak,
koyunların besin madde gereksinimlerinin sadece doğal, biçenek ve
otlaklardan tam olarak karşılanması herzaman mümkün olmayabilir.
Örneğin, yeni sürgünlerin bol olduğu, çok genç bitkilerden oluşan
otlaklarda otlayan koyunların protein ihtiyaçları fazlasıyla
karşılanabildiği halde, enerji ve fosfor gereksinimleri tam olarak
karşılanamaz. Şu halde bu tip otlaklarda otlayan koyunların enerji ve
fosforca zengin ek yemlerle (tahıllar) takviye edilmesi gerekir. Taze
sürgün görülmeyen, yaşlı bitkilerden oluşan otlaklarda ise, koyunların
protein gereksinimleri karşılanamaz. Bu durumda proteince zengin ek
yemlere (küspeler, baklagil daneleri) başvurulur.
Doğal biçenek ve otlaklarda otlayan koyunlarda kalsiyum yetersizliği
çok ender haller görülür. Otlak bitkileri ihtiyacı karşılayacak düzeyde
kalsiyum içerirler. İz elementler bakımından otlakların durumu,
özellikle ülkemizde çok iyi bilinmemektedir. Ancak otlak otlarında iz
element miktarının topraktaki iz element miktarına bağlı olduğu ve iz
elementlerce fakir topraklardaki otlaklarda otlatılan koyunlarda, iz
element yetmezliğine bağlı aksaklıkların ortaya çıkabileceğini dikkate
almak gerekir. En yaygın aksaklıklar, bakır ve kobalt yetmezliği ile
molibden ve selenyum fazlalığından ileri gelenlerdir.
Biçenek ve otlaklardaki yeşil bitkiler çok iyi bir karoten
kaynağıdırlar. Bu nedenle, merada otlatma sırasında vitamin A ve D
eksikliğine bağlı arazlar söz konusu değildir. Örneğin, A.B.
Devletlerinde yapılan bir çalışmada, karotence fakir otlaklarda 6 aydan
daha uzun süre otlatılan koyunlarda herhangi bir vit.A yetersizliği
görülmediği halde, aynı sürede hiç yeşil yem verilmeyen sadece kuru ot
ve yoğun yem yedirilen koyunlara vitamin-A takviyesi yapmak gerektiği
ortaya konmuştur.
Koyunlar için en uygun otlaklar, yüksek yerlerde ve da eteklerindeki
yeşil alanlar ile düşük değerli topraklardaki otlaklardır. Sulak, taban
arazideki bol otlu otlakların tahsisi hem ekonomik olmaz, hem de
akciğer ve mide bağırsak asalaklarıyla bulaşma gibi kimi tehlikeler söz
konusu olabilir.
Otlakta koyun başına ayrılacak alan, koyunların canlı ağırlığına, verim
düzeylerine, otlağın niteliğine ve işletmedeki ek yem durumuna
bağlıdır. Yapılan çalışmalara göre, 50-60 kg canlı ağırlıktaki bir
koyunun besin madde ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için kuru madde de
en çok % 26 düzeyinde selüloz içeren 8-10 kg yeşil ot tüketmesi
gerektiği ortaya konmuş bulun maktadır. Buna göre otlakta işaretlenen 1
m2 örnek alanlarda ot miktarı saptanarak, koyun başına tahsis edilecek
alan hesaplanabilir. Otlakta, yeşil ot üretimi yeterli değilse,
hayvanlara mutlaka ek yem vermelidir. Ek olarak kaba yemlerden
yararlanılabildiği gibi, yoğun yemlere de başvurulabilir. İlkbaharda
sabah meraya çıkarılmadan önce koyunlara bir miktar kuru ot
verilmelidir. Ek yem olarak yoğun yemler kullanılıyorsa, özellikle
fosfor ve iz elementlerce takviye edilmelidir. Otlak otlarında kuru
madde ve selüloz düzeyi artıkça hayvanların iştahı azalır ve yeteri
kadar yem tüketemezler. Örneğin, hem selüloz düzeyi kuru madde de %
30’u aştığında otlaktaki toplam otun l/3’ü hazır bulundurulmalı ve
zaman zaman hayvanlara tuz yedirilmelidir. Otlakta koyun başına günde 2
litre su ve 1-2 gram NaCI hesaplanmalıdır. Otlakta mineral madde
gereksinimlerinin karşılanmasında Ca, P, Na ve iz elementleri dengeli
şekilde içeren yalama taşlarından yararlanılması uygundur.
12.2.2. Elden yemleme
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Meradan yeterli yararlanma olmadığı zaman ve durumlarda koyunların
besin madde ihtiyaçları işletmede üretilen kaba ve yoğun yemlerle
karşılanır. Koyun beslemede en çok başvurulan yemler, iyi kaliteli kuru
çayır otları, baklagil kuru otları (Yonca kuru otu), baklagil ve
buğdaygil samanlarıyla baklagil ve buğdaygil dane yemleridir. Suca
zengin yemlere koyun beslemede çok fazla yer verilmez. Aynı şekilde
silo yemleri de ölçülü kullanılmalıdır.
Kış aylarında ya da otlakta olanaklarının bulunmadığı durumlarda
koyunlar ağılda elden beslenirler. Elden beslemede temel yemi kuru
çayır otu, kuru yonca yada mısır silajı oluşturur. Hayvanların verim
durumuna göre, serbest miktarlarda sunulan bu temel yemlerle
karşılanamayan besin madde ihtiyaçları için ayrıca yoğun yem yedirilir.
Serbest yemleme koşullarında, koyunların isteğe bağlı olarak
tükettikleri kuru madde miktarı, canlı ağırlığa ve hayvanın verim
durumu ve düzeyine göre değişmektedir. Günlük kuru madde tüketimi
gebelik boyunca yavaş yavaş artar ve doğumdan 3-6 hafta önce en yüksek
düzeye ulaşır. Gebeliğin son üç haftasında günlük kuru madde tüketimi
%10-20 arasında azalmakta, doğumdan 1-2 gün evvel ise tüketilen kuru
madde miktarında önemli bir düşme görülmektedir. Kuzulamadan sonraki
ilk günlerde tüketilen günlük kuru madde miktarı gebeliğin son iki
günündeki gibidir. Laktasyon ilerledikçe tüketilen kuru madde miktarı
yavaş yavaş artar ve kuzulamadan 4-6 hafta sonra en yüksek düzeye
ulaşır. Daha sonra süt verimindeki gerilemeye paralel olarak tüketilen
kuru madde miktarında da düşmeler olur. Koyunların laktasyondan
çıkarılmaları zamanında ise tüketilen kuru madde miktarında şiddetli
bir düşme görülür.
Koyunlarda kuru madde tüketimi; hayvanın yaşına, gebelikte taşınan
dölüt sayısına, süt verimine, rasyonun sindirim derecesine ve takdim
şekline (Pelet, öğütülmüş vb.) bağlı olarak değişmektedir. İki yaşlı
koyunlar, daha yaşlı olanlardan fazla kuru madde tüketmektedirler. İkiz
yada üçüz dölüt taşıyan koyunlar, aynı canlı ağırlıkta olsalar dahi,
tek kuzulu koyunlarda daha düşük bir tüketim kapasitesine sahiptirler.
Buna karşılık laktasyon döneminde gebeliktekinin aksine bir durum
görülür. Bu dönemde en yüksek kuru madde tüketimi, süt verimi en yüksek
olan koyunlarda görülür. Bilindiği gibi, süt veriminin yüksekliği, çoğu
kez emzirilen kuzu sayısına bağlıdır. Çoğuz kuzulayan koyunlar,
genellikle tekiz kuzulayanlardan daha fazla süt vermekte ve daha çok
yem tüketmektedirler.
Yem (kuru madde) tüketimi, rasyonun sindirim derecesi ve formuna da
bağlıdır. Organik maddelerin sindirim derecesi % 40-70 arasında
değiştiğinde günlük kuru madde tüketimi sindirim derecesi arttıkça
yükselmektedir. Sindirim derecesi % 70’in üstüne çıktığında,
tüketimindeki artış azalmaktadır. Koyunlara verilen yemlerin kıyılması,
ince öğütülmesi ve peletlenmesi tüketilen kuru madde miktarının büyük
ölçüde artmasına neden olmaktadır.
Koyunların yemlenmesinde verim durumları ve düzeyi göz önünde
bulundurulur. Besin madde gereksinimleri hayvanların fizyolojik
durumuna ve verim düzeyine bağlı olduğu gibi, gereksinimlerinin
karşılanmasında başvurulacak yem kaynakları ve bu yemlerin tüketim
düzeyleri de farklılık göstermektedir.
Sütten kesilen ve yapağı dışında herhangi bir ürün vermeyen koyunların
besin madde gereksinmeleri kaba ve suca zengin yemlerle karşılanabilir.
Örneğin, 50-60 kg canlı ağırlıktaki koyunlar, zamanında biçilmiş ve
dikkatli kuru- tutmuş, nitelikli bir kuru ottan serbest miktarlarda
tükettiklerinde enerji ve protein gereksinimleri hemen hemen tümüyle
karşılanmaktadır. Kuru ot çok düşük kaliteli olduğunda, koyunların
canlı ağırlık kaybetmelerini önlemek için kuru ot yanında koyun başına
günde 100-150 gram kadar arpa verilmesi yeterlidir.
Koç katım dönemlerinde koyunların beslenmesine daha bir özen göstermek
gerekir. Bu dönemde yemlemede yapılacak bir hata, örneğin yetersiz
yemleme döl verimini olumsuz etkiler. Buna karşılık, daha önce
belirtildiği gibi, koç katım döneminde uygulanacak bir ek yemleme
(flushing) ile yumurtlatma sayısı % 20 dolayında arttırılabilir ve
embriyo kayıpları en alt düzeye indirilebilir.
Ağılda barındırma durumunda koç katımından 3-4 hafta öncesinden
başlayarak normal olarak verilen rasyona ek olmak üzere, kondisyonu
düşük koyunlara günde 400-500 gram, kondisyonu iyi olanlara günde
200-300 gram tahıl verilmelidir. Ek yemlemeye başlanılan hafta, ek
olarak verilen tahıl miktarı gittikçe arttırılır ve ikinci ve üçüncü
haftada eli yüksek düzeye çıkarılarak koç katımının sonuna kadar bu
düzeyde tutulur.
Koç katımı döneminde koyunlar merada barındırılıyorsa, koyun başına
merada ayrılan alan genişletilerek flushing gerçekleştirilir. Bunu
sağlamak için, bir hektar otlatma alanına ayrılan koyun sayısı
azaltılır. Örneğin, koç katım döneminde bir hektar meraya ayrılan koyun
sayısı 10’dan 7’ye düşürülerek döl veriminde % 15-20 dolayında bir
iyileşme sağlanabilir.
Gebeliğin son döneminde koyunların besin madde gereksinimleri artarken
yem tüketim kapasiteleri azalmaktadır. Bu nedenle, gebeliğin son
dönemlerinde koyunların yemlenmelerine özel bir ilgi gösterilmelidir.
Özellikle birden fazla dölüt taşıyan koyunlar, gebeliğin son döneminde
çok iyi kaliteli kaba yem ve yoğun yemlerle beslenmelidir. Yoğun yemler
özellikle doğuma 15 gün kala kaba yemleri desteklemelidir.
Laktasyon döneminde koyunların beslenmeleri süt verim sütün niteliğine
bağlıdır. Özellikle laktasyonun ilk ayı içinde koyunların
beslenmelerine özen gösterilmelidir. Bu dönemde süt verimi devamlı
yükselmekte. bunun sonucu olarak da besin madde gereksinimi
artmaktadır. Buna karşılık, laktasyon başında iştah düşüktür ve
hayvanlar yeterince yem tüketemezler. Bu durumda laktasyon başında
artan besin madde gereksinimlerini karşılamak için vücut dokularına
başvuran koyunlar, canlı ağırlık kaybederler ve hatta sağlıklarını
yitirebilirler. Canlı ağırlık kaybı hayvanlara sunulan günlük yem
miktarına ve yemin niteliği ile verim düzeyine bağlıdır.
Süt verim yönlü sağılan koyunlarda süt verimi çok yüksek olduğu için
laktasyon başında canlı ağırlık kayıpları daha fazladır. Bu hayvanların
süt ineği yada süt keçisi gibi verime göre yemlenmeleri gerekir.
Bunların gereksinimleri sadece kaba yemlerle karşılanamaz. Sağılan
koyunlar kaliteli kaba yem (kuru ot, kuru yonca, hasıl mısır silosu) ve
yoğun yemlerden hazırlanan rasyonlarla beslenirler. Sağlam koyunlara
verilecek rasyonlarda özellikle protein miktarına özen gösterilmelidir.
Rasyonların % 85-90 gibi çok büyük bir bölümünü orta kalitede kaba
yemler oluşturur. Bu yemlerle koyunların enerji gereksinimlerinin büyük
kısmı karşılanabilir. Buna karşılık, koyunların sindirilebilir protein
gereksinimleri tam olarak karşılanamaz. Bu nedenle, sağılan koyunlara,
özellikle süt veriminin yüksek olduğu laktasyonun ilk aylarında
proteince zengin nitelikli kaba yemler ve yoğun yemlerden oluşan
rasyonlar verilmelidir.