Egzotik ortamı
sevenler muhakkak Avustralya’yı da sevecektir. Koalaların,
ornitorniklerin ve kanguruların vatanı. Birçoğumuzun Avustralya
memelilerinin ne kadar enteresan ve olağandışı olduğunu biliriz; bu
özellik balıklarına da yansımıştır. Büyük Bariyer Reef’i bir mercan
bütünü ve diğer muhteşem balıklara ev sahibi oluşuyla tanınmaktadır.
Fakat bazı tatlı su balıkları, örneğin; hobiciler tarafından yavaş
yavaş rağbet görmeye başlayan gökkuşağı balıkları da buraya has
balıklardır.
Gökkuşağı
balıkları, deniz tüelerinden Atherinidae’ler familyasındandır. Aslında
yıllar boyu balık bilimciler, bu familya içerisinde andıkları bu grubu,
bugün Melanotaeniidae’ler arasında değerlendiriyorlar. Akvaryumcular
arasında Avustralya Gökkuşağı Balığı olarak bilinmesine rağmen, bu tür
genelde Yeni Gine’de (avustralya’nın kuzeyinde büyük bir ada)
görülmektedir.
Aslında
Gökkuşağı balıklarına ait 8 cins vardır. Ama biz bu yazıda üç tanesi
üzerine yoğunlaşacağız. Melanotania, Glossolepis ve Chilatherina.
Bunlar aslında görünüş ve özellik olarak birbirlerine çok benzeyen
türlerdir. Ayrıca dayanıklı ve metnetli balıklardır ve akvaryumlar için
uygunlardır. Diğer türden balıklar (Iriaatherina, Pseudomugil ve
Popondichtys) da hobiciler arasında yerlerini almıştır. Fakat bunlar
yukarıda anlatılanlara göre daha küçük ve narindirler.
Melanotaenia
hobicilerin yakından tanıdığı bir türdür. Bu balık “Avustralya
Gökkuşağı Balığı”nın ta kendisidir. Uzun yıllar sadece tek bir rainbow
türüne rastlanabiliyordu. Bunlar iri, erkekleri 11 cm’ye ve dişileri
yaklaşık 10 cm’ya kadar büyüyebilirler. (Çoğu dişi Gökkuşağı balıkları
ortalama bir erkekten, yaklaşık 1,2 cm kadar küçüktür.)
Şaşırtıcı
bir olaydır ki kalıtımsal görünüş tüm türlere hakimdir. Yine renk
olarak çok değişiklikler gösteren metalik kırmızı ve mor tonlarda her
zaman etkileyici balıklardır.
Petshoplarda
rastlayabileceğimiz, diğer üç tür Avustralya’ya has
Melanotaenia’lardır. Birincisi M.fluviatilus (pempe kulaklı gökkuşağı
balığı). Bu M.splendida’lara çok benzeyen bir türdür. Zaten M.
splendida’ların bir alt türü olarak kabul edilir. Yüzgeç bitim
noktaları siyah, parlak pembe ya da kırmızı noktalı pullara sahip
türlerdir. Fakat bazı Splendida türleri de bu görünüşe sahip olabilir,
bu yüzden dikkat edilmesi gerekir. Çizgili gökkuşağı balıkları
M.trifaciata, irice, hatta Splendida’lardan biraz daha büyük bir
türdür. Kırmızı yüzgeçli türler Goyder Nehri orijinlidir ve çok rağbet
gören bir türdür.
Üçüncü
ve sonuncu ise, zarif M.maccosllochi türüdür. Bunlar en fazla 6,25
cm’ye ulaşır ve çok dekoratif, ufak balıklardır. On yıllarda kırmızı
yüzgeçli varyasyonlarına da rastlanmaktadır.
Yeni
Gine’nin ağır akan nehir yataklarında Melanotaenia’nın üç yeni türü
bulunmuştur. Bunlardan boesemani gökkuşağı balığı (M.boesemani), çok
renkli çelik mavisi ve sülfür sarısı renklerinde, etkileyici bir
türdür. Erkek boesemani yaklaşık 10 cm kadar büyür. Turkuaz gökkuşağı
balıkları (M.lacustris) neon mavisi renkte ismine yakışan bir türdür.
Gerçekten görülmeye değen bu balıklar yaklaşık 10 cm kadar büyür. Sarı
gökkuşağı balığı M.herbertaxelrodiler (yaklaşık 8,75 cm) belirsiz altın
sarısı ve bazen kuyruk kısmında kırmızı tonlar görülmektedir.
Chitaltherinalar,
Melanotaenialardan biraz daha uzunca gövdeye sahiptir. Kırmızı ve yeşil
renklerdeki C.bleheriler son zamanlarda ticareti oldukça artmış bir
türdür. Bu Yeni Gine türünün de gökkuşağı balıklarının ortalam boyu
olan 11-20 cm’ye ulaştığı görülür.
Günümüzdeki
en güzel gökkuşağı balıklarından biri, kırmızı olan Glossolepis
incisustur. Hobiciler arasında bilinen en tanınmış Glossolepis’tir.
Damızlık erkekler, parlak kırmızı renktedir, kısır olanlar ise vişne
çürüğü rengindedir (waroon). Dişiler gri-kahverengidir. Glossoleipisler
diğer gökkuşağı balıkları arasında kolayca farkedilebilirler. İnce
ağızları ve açılı çene profili en belirgin özelliğidir. G.incisuslar en
fazla 12,5 cm’ya kadar büyürler.
Kendi
aralarında gökkuşağı balıkları etkili avcılardır, ama kurbanları tabi
ki küçüktür. En favori yiyecekleri, uçan böcekler, karıncalar,
pulkanatlar ve diğer suya düşen böceklerdir. Ayrıca su solucanları ve
böcek larvaları, kabuksuzlar ve bazen algler de yemek ziyafetinde
yerini alabilirler. Akvaryumda, fazla meraklı bir tür değillerdir.
Verilen her yemi ayırt etmeden ağız tadıyla kabul ederler. Pul yemler
onlar için idealdir, ama canlı ya da dondurulmuş kan kurdu, karides,
sinek larvası ve beyaz solucanlara da hayır demezler. Kanatsız meyve
sinekleri de ağız tadıyla yenilebilir. Gökkuşağı balıkları tamamen
şişene kadar yerler, ama bu onlar için iyi değildir. Uzun vadede günde
iki ya da üç kez az miktarda yem verme daha sağlıklı olacaktır.
Vahşi
doğada gökkuşağı balıkları birçok faklı mekanda gözlemlenebilir.
Nehirler, çaylar, göller ve bataklıklarda rastlamak mümkün olabilir.
Temiz, berrak, güneş alan ve kıyıya yakın sığ sularda yaşarlar.
Sığınabilcekleri,
onlara barınak görevi görebilecek su yosunları ve bitki dal ve
yapraklarına ihtiyaçları vardır. Bu bilgiyi kullanarak, gökkuşağı
balıkları akvaryumu hazırlarken avantaj elde edebilirsiniz. Aktif
balıklar olmalarına rağmen, süreler halinde dolaşmalarından dolayı
büyük akvaryumlar tercih edilmelidir. Aynı türden geniş bir sürüye ya
da değişik türlerden ufak bir grup için 200 litrelik veya daha büyük
bir tank uygun olacaktır. Bu onlar için rahat hareket edebilecekleri
bir ortam hazırlar. Akvaryumun arka tarafını Vallisneria gibi gbi uzun
bitkilerle donatabilirsiniz. Ön taraf daha kısa bitkilerden oluşabilir.
Cryptler, Java ya da Anubiasnanalar bunlariçin uygun olacaktır. Suda
yüzen küçük kütükler de olabilir. Küçük bir Java bitki kümesi
yumurtalama için bir mekan sağlarken, yüzen köksüz su bitkileri de bu
iş için uygundur. Akvaryumda çok parlak bir ışık kullanılmalıdır. İki
tane 60 cm’lik florasan lamba 200 litrelik bir akvaryum için uygundur.
Akvaryumunuzun üstünü kapatmanız gerekir. Çünkü gökkuşağı balıkları iyi
zıplarlar.
Gökkuşağı
baıkları vahşi doğada çok değişik mekanlarda bulundukları için
değişiklik gösteren ısı, pH, sertlik ve su kalitesini belirleyen diğer
elementlere karşı çabuk uyum sağlayabilirler. Akvaryumunuzda 7,0 pH
seviyesini yakalamaya çalışın, uygun sertlik, 24-25,5 oC’lik
sıcaklık ortamını sağlarsanız herşey yolunda gidecektir. Çok büyük
filtrelere ihtiyaç yoktur, fakat fazla miktarda havalandırma oldukça
gereklidir. Su değişimleri ihmal edilmemeli ve amonia oluşumu
engellenmelidir. Haftada bir suyun % 5’ini (ayda bir % 25’ini)
değiştirmeniz gökkuşağı balıklarının da hoşuna gidecektir. Su
değişimlerinin, balıklarınızın renk yoğunluğunu etkilediğini gördükçe,
bu su değişimlerini daha sık yapmaya başlayacaksınız. Genelde erkekler
renklerini su değişimlerine göre daha gözle görülür şekilde
değiştirirler.
Hiçbir
şey gökkuşağı balıklarının yumurtlaması kadar kolay olamaz. Rutin
olarak, diğer balıkların da bulunduğu tank içerisine yumurtalarını
bırakabilirler, fakat verimliliği artırmak için spartan (fazla lüks
olmayan) bir tanka alınmaları daha etkili olacaktır. İncelediğimiz tüm
bu gökkuşağı balıklarının genelde hepsi aynı yöntemde yumurtlarlar ve
bunu senenin herhangi bir zamanında gerçekleştirebilirler. Öncelikle
genç bir çift seçin, bunlar normale göre ¾ daha fazla yumurta dökerler.
Erkekler daha iri, renkli ve arka kısmı daha kemerlidir. (Yaşlı
erkekler neredeyse kambur şekildedir, ama bu görünüşlerini itici yönde
değiştirmez.) Melanotaenia splendia’larda cinsiyet farklılıkları kolay
kolay ayırt edilemez ya da Glossolepis incisuslara benzeyen türler
hakkında yanıltıcı ince farklar vardır. Çok iyi bir gözlemle gökkuşağı
balıklarını ayırmada ustalaşacaksınız. Çifleşme gerçekleştikten sonra,
çifti birbirinden ayırarak, birkaç hafta bol besin almalarını sağlayın.
Bu sırada daha küçük türler (örneğin; M.maccullochi) için 40 litrelik
bir üreme tankı hazırlayın ya da 50 cm uzunluğunda daha iri balıklar
için (örneğin; M.trifasciata, G.incisus vb.) bir tank hazırlayın. Temiz
suyla doldurun ve yaklaşık 26,5 oC sıcaklığı korumaya
çalışın. Havalandırma için havataşı kullanın. Sünger tipi dışında
filtre kullanmayın, bu, yumurtalara zarar verebilir. Tek çeşit Java
buketi veya sentetik sicimler yumurtaların bırakılması için çok uygun
yerler olacaktır. Yumurtalama, üretim tankına alınır alınmaz hemen (en
fazla iki gün içerisinde) başlayacaktır. Erkek dişiyi kovalamaya
başlayacak ve yüzgeçlerini açarak ona kur yapacaktır. Eğer dişi
anlayışla karşılarsa, zaten yumurtalama alanına doğru hareket
edecektir. Erkek te onunla birlikte gidecek, sperm ve yumurtaları uygun
bir yere bırakacaklardır. Bu, aynı şekilde, her gün bir hafta boyunca
devam edecektir. Yumurtaları daima tank içerisinde tutmaya özen
gösterin. Ebeveynlere ufak ölçeklerde yemek vermei ihmal etmeyin. Aksi
takdirde yumurtalarını yiyebilirler. Tabi ki bu, çok az olasılıklı bir
olaydır. Bir haftanın sonunda, yumurtalardan çıkmaya başlarlar ve 5-15
gün içinde, türlere ve sıcakılığa bağlı olarak bu işlem değişiklik
gösterebilir.
Gökkuşağı
balıkları bu anda ufakları yiyebilir, bu yüzden acil şekilde
akvaryumdan alınmaları gerekmektedir. Yani yavrucuklar, çıktıklarında
tek hücreli infusoria ya a sıvı kıvamda yiyecekler tüketeceklerdir ve
daha sonra birkaç gün içerisinde yavrulara karides parçaları
verebilirsiniz. Fakat, yemek oranı günler geçtikçe, yavruların
boyutları büyüdükçe artırılmalıdır.
Gökkuşağı
balıkları, cichlidler ya da diğer birçok akvaryum balıkları ile uyum
içerisindedirler. Sadece erkek balıklar yetiştirilirken biraz dikkat
edilmeli, çünkü erkekler arasında bazen nadir de olsa münakaşalar
yaşanabilir. Fakat, bu hiçbir zaman ölümle sonuçlanmaz. Diğer türlerşe
araları daha da iyidir. Ufak ve orta boyutlu balıklarla çok güzel
kaynaşırlar. Cichlidlerle, canlı doğuranlarla, daniolarla, barblarla,
kedibalıklarıyla ve diğer birçok türle uyum içerinde aynı akvaryumu
paylaşabilirler. Gökkuşağını andıran parıltılı renkleri, durmadan
hareket etmeleri onları bulundukları her akvaryumda odak noktası haline
getirir.
Eğer
gökkuşağı balıklarının peşinden koşmanın boş yere olduğunu
düşünüyorsanız, şimdiye kadar yanlış balıkların peşinden koşmuşsunuz
demektir. Gökkuşağı balıklarının ışıltılarını başka bir balıkta görmeyi
düşünüyorsanız, bunu çok az bir balık türünde görebileceğinizi
unutmayın.