DİN VE SOSYAL HAYAT -- DİYANET AYLIK DERGİ ŞUBAT 2007,
Sayfa 38
Doç. Dr. Adnan KoşumSüleyman Demirel Üniv. İlâhiyat Fak. Hayvanların
insanlar üzerinde haklarının yalnızca günah korkusuna dayanmayıp
İlâhî irade tarafından hayvanlara bahşedildiği bilincinin, Müslüman
toplumların tarih boyunca hayvanhakları olgusunda hassas olmalarında
etkinolduğu inkâr edilemez bir gerçektir.
Medyada sıklıkla görülen, kamuoyunun gündemini sürekli meşgul eden
problemlerden biri, hayvanlara yapılan kötü muamelelerdir. Hayvanlar
aktif bir şekilde istismar ve yok edilmekte, çok kötü muamelelere
maruz kalmaktadır. Bu durum, hayvan hakları savunucularını harekete
geçirmiş, modern çağda hayvan hakları söylemi yoğunluk kazanmıştır.
İslâm’dakurban olgusunun mevcudiyeti, İslâm hakkında hayvan hakları
konusunda olumsuz yargılara müncer olmuştur. Hayvanların hakları
günümüz hukukunda özellikle Batı hukuk düzenlerinde yakın zamanlarda
gündeme gelmişken (Söz konusu gündeme gelme, hukuk mevzuatında yer
alma şeklinde değil, bildirge yayınlama şeklinde olmuştur. Bkz. 15
Ekim1978 tarihli Unesco tarafından ilân edilen hayvan hakları
bildirgesi. Sungurbey, İsmet, Hayvan Hakları, Maltepe Üniversitesi
Hukuk Fakültesi, İstanbul, 1999, s. 10331035. Nitekim, Türk hukuk
sisteminde, hemen hemen bütün Avrupa ülkelerinin medenî kanunlarında
ve İngiliz UluslarTopluluğu ülkeleri ile ABD’nin mevcut hukuk
sisteminde hayvanlar insanların malı olarak görülür. İnsanlardan
farklı olarak hayvanların herhangi bir hakka sahip olamayacağı kabul
edilir. Hayvanlar hakkın sujesi değil sadece objesi olabilirler),
İslâm’da hayvanların söz konusu edildiği nasslar incelendiğinde
sanılanın ve iddia edilenin aksine hayvanlara birtakım hakların
verildiği görülür.
Kur’anı Kerim’de bazı sûreler çeşitli hayvan isimleriyle
isimlendirilmiş (Meselâ, Bakara (inek), Nahl (arı), Ankebut
(örümcek), Neml (karınca) surelerigibi), bir ayeti kerimede (Nahl,
8)bazı hayvanların doğal görevleri belirtilmekte ve esasen
hayvanların insanların yararı için yaratıldıkları ifade
edilmektedir.Tıpkı insanlar gibi öteki canlıların da Allah’a ibadet
ettiğini bildiren Kur’an, kuşların da bir dilinin, bir ibadet ve
tesbihinin bulunduğunu belirtilmektedir.(Nur, 41; İsrâ,
44)Hadislerde hayvan hakları konusunda ısrarlı bir şekilde
vurgulanan husus, onların yaşama haklarıdır. Hz. Peygamber’in
tavsiye, emir ve uygulamalarında belli başlı zararlılarhariç,
(Buharî, Bed’u’lhalk, 16; Müslim, Hacc, 6667)hayvanların faydasız ve
keyfî bir şekilde öldürülmesi yasaklanmış, hayvanlara merhametli
davranılması gereğine işaret edilmiştir. (Nesâî, Sayd,34, Dahâyâ,
42; Dârimî, Sünen II, 115;Beyhakî, Ahmed b. Ebi Bekr,
esSünenü’lKübrâ, Mektebetü Dârü’lBâz, Mekke 1994/1414, thk. Muhammed
Abdülkadir Ata, IX, 279; Sözü edilen hadisin,bazı varyantlarında
haksız yere/gereksizyere bir kuş veya daha küçük hayvan şeklinde
geçmektedir. Merhametle ilgili hadisler için bkz. Tirmizî, Birr, 16;
EbûDâvûd, Edeb, 58, 66) Diğer yandan kuşlarla ilgili olarak kuş
yuvalarının bozulmaması, yumurtalarıve yavrularının alınmaması
içinemir verdiğine, alınmış olanyavru ve yumurtaları yerlerine iade
ettirdiğine dair rivayetlerive bazı vahşi hayvanların derilerinin
(elbise, eyer vs. şeklinde) kullanılmasını yasaklaması (EbûDâvûd,
Libâs, 40, Menâsik, 23, Salat,122; Tirmizî, Libâs, 31; Buhari,
Zebâih,13; Demîrî, Hayâtü’lHayevâni’lKübrâ,II, 496) göz önüne
alınacak olursa (Ahmed b. Hanbel, Müsned, Müessesetü Kurtuba, Mısr
ty., I, 404; Ebû Dâvûd, Cihad, 122; Demîrî, Kemâlüddîn Muhammed b.
Mûsâ b. İsâ, Hayâtül Hayevâni’lKübrâ, thk. Ahmed Hasen Besc, Dâru’l
Kütübi’lİlmiyye, Beyrut,1994/1415, I, 374) Hz. Peygamber’in
hayvanların hayat haklarına verdiği önem ve hassasiyet daha iyi
anlaşılır. Hz. Peygamber’in karınca ve diğer hayvanlar karşısındaki
tutumu (Karınca, arı, kurbağa, hüdhüd ve surad kuşunu öldürme yasağı
ile ilişkili olarak bkz. Ebû Dâvûd, Edeb, 1645, 176; İbn Mâce,Sayd,
10; Demîrî, Hayâtü’l Hayevâni’l Kübrâ, II,119, 499) sonraki nesiller
üzerinde fazlasıyla etkili olarak, hayvanın insan üzerindeki hakkı
şeklindeki kollektif bilinci doğurmuştur.
Öte yandan hayvan türlerinin ve neslinin devamı açısından önemli
olan av olgusuna da nasslarda değinilmiştir. Avlanmanın helâl oluşu
nasslarda yer almakla birlikte (Mâide, 12; Buhâri, Zebâih, 12, Buyû,
3;Müslim, Sayd, 1; Ebû Dâvûd, Sayd, 2;Tirmîzî, Sayd, 17; Nesaî,
Sayd, 18)doğal dengeyi bozan ve eğlence amaçlı avcılığa izin
verilmemiştir. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I,357, II, 371)Nasslarda
hayvan haklarına ilişkin olarak belirtilen diğer hususlardan biri,
onların gıdalarına özen gösterilmesidir. Hz. Peygamber sağmal
hayvanları sağarken yavrusunun ihmal edilmemesi hususunu, kendisineu
ğrayanlara da tenbih etmiştir.(Heysemî, Ali b. Ebî Bekr, Mecmau’z
Zevâid, Dâru’r Reyyân li’tTürâs Dârü’l Kütübi’l Arabî, Kahire Beyrut
1407, VIII,196) Ebû Hüreyre'nin naklettiği bir rivayette Hz.
Peygamber:Günahkar bir kadının bir kuyunun yanından geçerken,
kuyunun başında bir köpeğin susuzluktan dilini çıkarıp soluduğunu
gördüğünü, ona acıyarak ayağına giydiği ayakkabılarla kuyudan su
çekip köpeğe verdiğinive bu sebeple Allah Teâlâ’nın da onu
bağışlayıp cennete soktuğunu bildirmiştir. (Müslim, Tevbe,155,
Selâm, 41) Yine Hz. Peygamber, bilinçli bir şekilde zararsızbir
hayvanın gıdasız bırakılarakölümüne sebebiyet veren kişinin
karşılaşacağı acı sonucu belirterek bu hususta müminleri uyarmıştır.
(Buhârî, Bed'ü'l Halk, 17, şirb, 9, Enbiya, 50, 54; Müslim, Birr,
37,151)Hayvan haklarıyla ilgili birdiğer önemli husus, onların
temizlik ve bakımlarıdır. Hz. Peygamber Ebu Hüreyre’den gelen bir
rivayette koyunların burun larının silinmesini, ağıllarını
temizlenmesini, buyurmuştur.
Aynı şekilde keçilerin temizlenmesi için de emir verdiği bize
kadargelen rivayetler arasındadır.(İmam Mâlik, Muvattâ, Dâru
İhyâi’tTürâsi’l Arabî, thk. M. Fuâd Abdülbâkî, Mısır ty., II, 933;
Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 436; Beyhakî, es Sünenü’l Kübrâ,II,
449; Heysemî, Mecmau’zZevâid,II, 27, IV, 67; Demîrî, Hayâtü’l
Hayevâni’l Kübrâ, II, 257) Hadislerde Hz. Peygamber’in hayvan
haklarına ilişkin vurgularından biri, yük hayvanlarına
kapasitelerinin üzerindebir yükün yüklenmemesidir. (el Azîm el
Âbâdî, Ebu’t Tîb, Muhammedşemsü’l Hak, Avnu’lMa’bûd şerhi Süneni Ebû
Dâvûd, 7:221, Hadis no:2532) Benzer şekilde Hz. Peygamber,
hayvanları ilâhî biremanet bilerek onlara iyi davranılması
gerektiğini ifade etmiştir. (Ebû Dâvûd, Cihad, 55, 61; Kurtubî, İbn
Abdilberr, elKâfî, Dârü’l Kütübi’l İlmiyye, Beyrut 1407, I, 615)Hz.
Peygamber’in özellikle evcil hayvanlarla ilgili olarak üzerinde
durduğu önemli hususlardan biri, onların yapılarına uygun düşmeyen
tasarruflardan kaçınmaktır. Hayvanların yaratılış gayeleri
doğrultusundan saparak, fıtrat harici işlerde kullanılmaları İslâm’a
aykırı olmaktadır. İbn Abbas’ın rivayetine göre, Rasûlüllah
(dövüştürmek için) hayvanları birbirine kışkırtmayı yasaklamıştır.
(Ebû Dâvûd, Cihad,51, 56; Tirmizî, Cihad, 30; Beyhakî, esSünenü’l
Kübrâ, X, 22) Horoz, deve, boğa, köpek, koç vb. hayvanları
dövüştürme hep bu yasak içindeyer alır. Bunlar aynı zamanda
hayvanlara eziyet etmektir.Hayvan haklarına ilişkin nasslarda
vurgulanan bir diğer husus olarak eziyet ve işkence yasağını
sayabiliriz. Eziyet ve işkence fizikî olabileceği gibi manevî
(Müslim, Birr, 80) de olabilir.Her iki nevi işkence hadislerde kesin
bir dille yasaklanmıştır. Bu bağlamda Yüzüne vurularak dövülmesi,
canlı hayvanların hedef alınıp atış yapılması (Müslim, Sayd ve
Zebâih, 12, 59; Buhârî, Zebâih, 25), yüzüne dövme (vesm)yapılması
(Müslim, Libâs, 29, 106;Ebû Dâvûd, Cihad, 56; Tirmizî, Cihad,30),
dövüşmeleri için hayvanların kızıştırılmaları, hayvanı kulağından
tutarak çekmek hadislerde işkence olarak telâkkî edilmiş ve kesin
bir dille yasaklanmıştır. Diğer taraftan birtakım hayvanların
yaratılış gayesi, insanların gıdalarını teminden, yüklerini
taşımaktan ibarettir. Artık bugayeye hizmet olan hayvanları keserken
kendilerine fazla elem vermeyecek surette kesmek, busuretle onlara
karşı bir merhamet eseri göstermek, insanî birgörev addedilmiştir.
Bu bağlamda Hz. Peygamber hayvan keserken bile ona şefkatli
olunmasını, eziyet edilmemesini emreder. Hz. Peygamber’in açık ve
ısrarlı talimatına göre, kurban kesimi, hayvanın acı çekmesinien aza
indirecek şekilde olmalıdır. (Müslim, Sayd, 11, 57; Tirmizî, Diyât,
14; Ebû Dâvûd, Edâhî, 12; Nesâî,Dahâyâ, 22; İbn Mâce, Zebâih, 3)
Nasslarda hayvan haklarına çekilen dikkatler hayvanlar hakları
kuramının bilincinde olanbir Müslüman toplum ortaya çıkarmış, söz
konusu nasslar, hayvanlara yönelik muamelelerle ilgili kuramın etik
ve hukukî dayanağını oluşturmuştur. (İslâm tarihinde Hulefâyi
Râşidîn döneminden itibaren hayvan hakların korumaya yönelik emirler
verildi ği, aksine davrananların uyarıldığı ve cezalandırıldığı
bilinmektedir.
Özellikle Osmanlılar devrinde sahipsiz hayvanların bakım ve
korumasının devlet tarafından sağlandığı bu amaçla vakıflar
kurulduğu da burada hatırlanabilir.Hayvan haklarına ilişkin hukuksal
normlar, Osmanlı Kanunnâmelerinde ilk dönemlerden beri yeralmış
bulunmaktadır. Sözgelimi, II. Bâyezid devrinde hazırlanan1502
tarihli Istanbul Belediye Kanunnamesindeki şu hüküm bukabildendir:
Ve ayağı yaramaz bârgiri işletmeyeler. Ve at ve katır ve eşek
ayağını gözedeler ve semeringöreler. Ve ağır yük urmayalar; zira
dilsüz canavardır. Her kangısında eksük bulunursa, sâhibine tamam
etdüre. Etmeyeni ve eslemeyeni gereği gibi hakkındangele.Filcümle bu
zikrolunanlardan gayrı her ne kim Allah Teâlâ yaratmıştır, hepsinin
hukukunu muhtesip görüp gözetse gerektir, şer’î hükmi vardır. (Bkz.
İstanbul İhtisâb Kanunnâmesi, Topkapı Sarayı,R. 1935, Vrk.
96/b106/b, md. 58,73; Akgündüz Ahmed, Osmanlı KanunnameleriVe Hukukî
Tahlilleri, II. Kitap, II Bâyezid Devri Kanunnâmeleri, İstanbul
1990, sh.296297. Benzeri kanunlar ve hayvan vakıfları için bkz.
Sungurbey, İsmet, Hayvan Hakları, İstanbul Üniversitesi Hukuk
Fakültesi Yayınları, 1993, s. 165168; 23 Muharrem 1278 (31 Temmuz
1861) tarihli padişah iradesiyle yürürlüğe giren Zabıtaca Men’i
Lazım Gelen Mevad Hakkında Zabıta Memurları ile Merkezde Bulunan
Bilcümle Zabitanı Asakiri Zabtiye’ye Verilen Talimatın alt başlığı
Yük Taşıyan Beygir Hamallarının ve Merkepçilerin Sureti
Hareketlerine dair kanun. (Hayvan Hakları (ek: ikinci kitap),
Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, İstanbul1999, s.
1087’den naklen) Dolayısıyla hayvanların hukukî statüsü taşınır mal
statüsünden daha ileriseviyede olmuştur.Nassların ifadelerini
nihaîtahlilde ve ayrıca tarihsel geçmişi ve fakihlerin ilgili
nasslara yaklaşımlarını göz önünde bulundurduğumuzda, hak kavramını
hayvanları da içine alacak şekilde genişletebiliriz. İlgili
nasslardan sadece hayvanların hak sahibi olmalarını değil, ayrıca ne
gibi haklara sahibi olduklarını da anlamamız mümkündür.
Bu minvalde söz konusu hakları sayacakolursak
şunları ifade edebiliriz:
a) Bunların en başında geleni hayvanların yaşama haklarıdır.
b) Hiçbir hayvana kötü davranılamaz, acımasız ve zalimce işlem
yapılamaz.
c) Bütün hayvanların, insanlarca gözetilme, bakılma ve korunma hakkı
vardır.
d) Hayvanlar meşru bir gerekçe olmadan öldürülemez. Bir hayvanın
öldürülmesi zorunlu olursa, bu, bir anda, acı çektirmeden ve
korkutmadan yapılmalıdır.
e) Yabani türden olan bütün hayvanlar, kendi özel ve doğal
çevrelerinde, karada, havada vesuda yaşama ve üreme haklarına
sahiptir.
f) Geleneksel olarak insanların çevresinde yaşayan türden olan
hayvanlar, uyumlu bir biçimde yaşama ve üreme haklarına sahiptir.
g) İnsanların kendi çıkarları yada eğlenceleri için bu uyumda yada
şartlarda yapacakları her türlüdeğişiklik, bu haklara aykırıdır.
h) Bütün çalışan hayvanlar, işsüresinin yoğunluğunun
sınırlandırılması, onarıcı ve güçlerini artırıcı bir beslenme ve
dinlenme haklarına sahiptirler. ı) Hayvanlardan insanların eğlencesi
olsun diye yararlanılamaz.
Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer husus,
hayvanlara tanınan söz konusu hakların insanlar tarafından verilen
başka birifadeyle beşerî kaynaklı değil, üstün bir iradeye
dayanmakta olduğudur. Hayvanların insanlarüzerinde haklarının
yalnızca günah korkusuna dayanmayıp İlâhîirade tarafından hayvanlara
bahşedildiği bilincinin, Müslüman toplumların tarih boyunca hayvan
hakları olgusunda hassas olmalarında etkin olduğu inkâr edilemez bir
gerçektir. Hz. Peygamber’in özellikle evcil hayvanlarla ilgiliolarak
üzerinde durduğu önemli hususlardan biri,onların yapılarına uygun
düşmeyen tasarruflardankaçınmaktır. Hayvanların yaratılış gayeleri
doğrultusundan saparak, fıtrat harici işlerde kullanılmaları İslâm’a
aykırı olmaktadır.