SÜRÜ YÖNETİMİ VE KAYIT TUTMA Süt sığırcılığında istenilen verimlerin elde edilmesi ve sürünün
devamı, başarılı bir sürü idaresine bağlıdır. Sürü idaresi olarak,
yavrunun doğumundan başlayıp, dana, düve ve inek oluncaya kadarki
aşamalarda neler yapılması gerektiği konusu üzerinde durulacaktır.
DOĞUM Doğum bölmesinin seçimi önemli bir konu olup gözden kaçırılmaması
gerekir. Bu bölmenin temiz, rahat mümkünse diğer ineklerden ayrı bir
yerde olması gerekir. Bol temiz ve kuru altlık serilmelidir. Bu, hem
doğacak yavru için gerekli olduğu gibi, hem de doğum sonrası annede
görülebilecek süt humması ve benzeri hastalıklarda hayvanın zarar görme
riskini azaltır. Bölme birden fazla doğumda kullanılacaksa, her doğum
sonrası iyi bir şekilde temizlenmeli ve dezenfekte edilmelidir. Bu
sayede buzağı kayıpları azalacağı gibi dölerme organları ile ilgili
problemleri de azaltacaktır.
Doğum süresince, yardım gerekmedikçe hayvan tek başına bırakılmalıdır.
En iyisi herhangi bir probleme karşı belirli aralıklarla hayvan kontrol
edilmelidir. Doğuma yardım gerekiyorsa, buzağıyı çekme anında anneyi
korkutmamak gerekir. Bazı doğumlarda, yavrunun rahim içindeki duruşu
ters olabilir, bu gibi durumlarda, bir veteriner hekim çağırılması
uygun olur.
DOĞUM SONRASI YAVRUNUN BAKIMI Doğum sonrası inek kalkıp yavruyu yala***** kurutacaktır. Bazı
durumlarda yavruya ilgi göstermez. Böyle anlarda yavrunun üzerine az
miktarda yem ya da tuz dökerek yalaması sağlanabilir. Eğer
ilgilenmiyorsa, temiz bir bez ile yavru kurutulur.
Yavrunun göbeğine tentürdiyot dökülerek hastalık kapması önlenebilir. Doğum
sonrası buzağı yarım ya da bir saat sonra ayağa kalkarak emmeye
çalışır. Eğer ememiyorsa yardım edilir. En iyisi bir biberon yardımı
ile yavruya ağız sütünü içirmek veya suni emzirmeye alıştırmaktır.
Yavrunun ne kadar süt içtiği kontrol edildiğinden, hem fazla emmeden
dolayı ishaller önlendiği gibi hem de yeteri kadar süt içip içmediği
kontrol edilmiş olur.
Doğumdan hemen sonra yada 24 saat içinde yavru anneden ayrılmalıdır. Bu
sayede hastalık yapıcı mikroplara karşı korunmuş olur. Ayrıca, suni
emzirmeye çabuk alıştığı gibi, annenin de buzağıyı çabuk unutması
sağlanmış olur.
Doğum sonrası ilk 1-2 saat içinde ağız sütü mutlaka yavruya verilmelidir. Çünkü
ilk 6 saatte ağız sütünde bulunan maddeler barsaktan daha çabuk emilir.
Ayrıca bu sütün mikroplar barsaklara girmeden önce verilmesi gerekir.
Sebebine gelince, barsakta mikrop olduğunda, ağız sütünün emilimi
azalmaktadır. Doğumdan sonra ilk 24 saat içinde canlı ağırlığının %
10-12'si kadar ağız sütü içirilmelidir.
BUZAĞILARIN BARINDIRILMASI Buzağıların, doğumdan başlayıp sütten kesilinceye kadar diğer
hayvanlardan uzak bir yerde tutulması gerekir. Bu amaçla buzağı
kulübeleri yapılıp, buralara konabilir. Bu sayede buzağı bakım ve
beslenmesi kolay olabildiği gibi, kulübelerinin kolay temizlenmesinden
dolayı ölümleri de azaltacaktır. Ayrıca, buzağılar dört mevsim dışarıda
tutulabilmektedir. Yapımı ucuz ve kolaydır.
İlk
bir ay içinde kulaklarına numaralar vurulup, boynuzlarının köreltilmesi
gerekir.Fazla meme başlarının 1-2 aylıkken alınması gerekir. Buzağılar 2.5-3 aylıkken, sütten kesilirler. Ferdi buzağı bölmelerinden
ya da tutuldukları yerlerden çıkartılarak, yaklaşık 1-2 ay erkek ve
dişiler bir arada tutulmalı, grup halinde yemleme ve barındırılmaya
alıştırılmalıdır. Eğer, sütten kesilen buzağılar birdenbire diğer büyük
buzağı ve danaların arasına bırakılırsa, yeterince yem yiyemediğinden
zayıf kalıp hastalanmaktadırlar.
BUZAĞILIK DÖNEMİNDE YAPILACAK İŞLER Boynuz Köreltme Boynuz köreltmede iki yöntem vardır;
1- Kimyasallarla boynuz köreltme
2- Dağla***** boynuz köreltme
Kimyasallarla boynuz köreltme: 1-3
haftalık yaşlarda yapılır. Bu yöntemde buzağı sıkıca tutulduktan sonra,
boynuz düğmesinin etrafındaki kıllar bir makasla kırkılır. Boynuz
düğmesine sürülecek olan kimyasalın akarak başka dokulara zarar
vermemesi için boynuz düğmesinin etrafına parafin, gres yağı veya
vazelinle çevrilir. Boynuz düğmesinin üst kısmı veya kostik çubuk
hafifçe ıslatılır ve kostik çubuk boynuz düğmesine sürülür. Kostik
çubuk boynuz düğmesinin üzerinde boynuz düğmeciği yumuşayıncaya kadar
dolaştırılır. Kanama görülürse kostik çubuğunu yavaşça sürmek
yeterlidir. Kostik çubuk sürülen bölge kuruyuncaya kadar buzağılar
diğer hayvanların yanına bırakılmamalıdır. İşlem tamamlandıktan 7-10
gün sonra boynuz düşer ve yerini bir kabuk tabakası alır.
Şekil 1: Kostik çubuk ile boynuz köreltme
Dağla***** boynuz köreltme: Bu
yöntem için en uygun zaman 3-6 haftalık yaşlardır. Bu amaçla daha çok
elektrikle ısıtılan dağlayıcılar kullanılmakta olup, elimizde böyle bir
aracımız yoksa, yaklaşık 20 milimetre çapındaki yuvarlak demirin
ortasına 12-13 milimetre genişliğinde ve 7-8 mm derinliğinde bir boşluk
açılarak ve demirin öbür ucuna da elimizi yakmaması için bir sap
yapılmış bir araçtan da yararlanmak mümkündür.
Bu yöntemde buzağı sıkıca tutulur, boynuz etrafındaki kıllar kırkılır,
boynuz köreltme aleti yeterince ısıtıldıktan sonra, boynuz düğmesinin
üzerinde boynuz büyüklüğüne bağlı olarak 10-20 saniye tutulur. İşlemin
sonucunda boynuz düğmesinin etrafında yanma sonucu oluşmuş yaklaşık 2
milimetre derinliğinde bir halka meydana gelir.
Şekil 2: Dağla***** boynuz köreltme
DANALARIN SEÇİLMESİ VE BAKIMI Beş ya da altı ayını dolduran danaların erkek ve dişileri seçilerek
ayrı yerlerde barındırılmalıdır. Bu süre içinde, hayvanları 6-8 aylık
ve 8-10 aylık yaş grupları halinde ayrı bölmelerde tutulmaları
gelişmeleri açısından yararlı olacaktır. Çünkü büyük danalar, küçüklere
fazla miktarda yem yedirmeyecek ve sürü içinde rahatsız edecektir. Bu
dönemde iyi kalite kuru ot ya da yonca olması halinde, % 12-13 ham
proteinli kesif yem verilmesi yeterli olacaktır. Saman gibi kötü
kaliteli kaba yem verilmesi halinde ise, % 15-16 ham proteinli yem
verilmelidir. Bu protein oranlarını içeren ticari yemler olduğu gibi,
bir zooteknist ziraat mühendisi veya veteriner hekime başvurularak aynı
proteinli kesif yemlerde yapılabilir. Yeteri miktarda kesif yem yiyen
danalar çabuk büyüyecektir. Hayvanların yağlanmamasına dikkat etmek
gereklidir. Yemin miktarını ayarlamada en pratik yol kondisyonunu yani
besi durumunu takip etmektir. Yağlanıyorsa fazla, zayıf kalıyorsa az
yem tüketiyor demektir.
DÜVELERİN SEÇİLMESİ VE BAKIMI Gelişmesine bakılarak, 11-12 aylık danalar ayrılarak düvelerin
tutulduğu bölmelere konulur. Bu dönemde yüksek kaliteli kaba yem tek
başına yeterli olmaktadır. Kaba yemin kalitesi düşükse % 12 ham
proteinli yemden ihtiyacı kadar verilir. Bu dönemde de yağlanmamalarına
dikkat etmek gerekir. Besi durumları (kondisyonları) iyi olmalı ve buna
göre yemleme yapılmalıdır.
Aşırı yağlanan düvelerde döl verim problemi, doğum güçlükleri ile karşılaşılabildiği gibi süt verimi de az olmaktadır. Gebe düvelerin doğumundan birkaç ay öncesinde gebeliğin ihtiyaçlarını karşılamak için kesif yem miktarı artırılabilir.
Düveler yaklaşık ırklara göre, 15-18 aylık yaşlar arasında (ırklara
göre değişir) olduklarında tohumlanmaları için hazırlanır. Bunun için
tohumlanacak ve zayıf kalmış düveler ayrılır. Aynı zamanda sürü içinde
elimizde bulundurduğumuz ırkın özelliğini taşımayan, yaşıtlarına göre
küçük kalmış ya da çeşitli kusurları görülen hayvanlar elden çıkarılır.
Gelişmesi iyi olanlar 15 aylıktan itibaren tohumlanabilir. Tohumlamadan
2.5-3 ay sonra gebe kaldığı tespit edilenler gebe düvelerin olduğu
kısma ayrılırlar. Böylece yaş farkından dolayı bakım ve besleme
güçlükleri azalacağı gibi, kızgınlığa gelecek, kızgın ve gebe düvelerin
takibi daha kolay olur.
KURUDAKİ İNEKLERİN BAKIM VE BESLENMESİ Süt inekleri kuru dönem süresince sağlık problemlerinin azaltmak ve bir sonraki sağımda süt verimini artırmak için gereği gibi idare edilmelidir. Eğer bu dönemde
gereği gibi
yemlenmez ve bakılmazsa süt humması, doğum güçlüğü, meme hastalıkları,
rahim hastalıkları ve çeşitli beslenme ile ilgili hastalılara yakalanma
riski artar. Ayrıca doğacak olan buzağının sağlık durumunu bu dönemin bakım ve beslenmesi etkiler.
Kuru
dönem, olması gerekenden kısa olursa, ineğin vücudu ve memesi bir
sonraki sağım için yeteri kadar hazırlanamaz ve süt verimi düşer.
Aksine kuru dönem normalden uzun olursa, yağlanmaya bağlı olarak süt
verimi düşer ve metabolik hastalıklara yakalanma riski artar. Kuru
dönemin uzunluğuna karar verirken bazı faktörlere bakılır. Bu
faktörler; yaş, iki doğum arasındaki süre ve önceki sağımında verdiği
süt miktarıdır.
İlk sağımında olan düvelerin, gelişmeye de ihtiyaçları olduğundan yaşlı
hayvanlara göre kuru dönemi genellikle uzun olmalıdır. İki doğum arası
kısa olan ineklerin, doğum aralığı fazla olanlara göre kuru dönemi uzun
olmalıdır. Çünkü doğum aralığı uzun olan inekler yağlanmaya daha çok
meyillidir.
Genel olarak, 40-70 gün arası kuruda bulunan inekler daha çok süt vermektedirler. Yüksek süt verimli inekler kuruya çıkartılırken, birkaç gün öncesinde
yem ve su miktarı azaltılır. Buna karşılık sıcak havalarda su
kısıtlanmamalıdır. Önceden memesinde hastalık görülen hayvanlarla
ilgili olarak bir veteriner hekime başvurarak kuru dönemle ilgili
koruyucu önlem ve tedavileri yaptırılmalıdır. Çünkü kuruya çıktığı ilk
haftalar ve doğumun yaklaştığı son haftalar, yeni enfeksiyonlar
yönünden memenin en hassas olduğu dönemlerdir. Birçok meme hastalıkları
doğum sonrası görülür ve kaynağı da kuru dönemdir.
Kuru dönemde besleme iki devrede yapılmalıdır. İlk devrede,
kuru dönem yemlemesi yapılmalıdır.
Kaba yem olarak, kaliteli kuru ot ya da yonca verilmelidir. Enerjice
zengin yemler, fazla miktarda verilmemelidir. Yemleme, hayvan ne fazla
yağlı nede zayıf olmayacak şekilde yapılmalıdır. Vitamin ve mineral
maddeler verilmelidir. Burada özellikle kalsiyum ve fosfor gibi mineral
maddeler ile A, D ve E vitaminlerine dikkat etmek gereklidir. İkinci
devrede ise
doğum öncesi bakım ve beslenme uygulanmalıdır.
Beklenen doğum tarihinden iki hafta önce diğer kurudaki hayvanlardan
ayrılmalıdır. Sağılan ineklere verilen yemlere alıştırmak gereklidir.
Bu dönemde meme ödemini artıracağı için önünde bulunan tuz alınmalıdır.
Süt hummasına karşı yeme fazla miktarda kalsiyum katmamak gerekir.
Ketozise karşı ise fazla yağlandırılmaması gerekir.
Kurudaki ineklerin eksersize ihtiyacı vardır ve bu sağlanmalıdır. Çamur
ve gübre özellikle meme için hastalık etkenlerini taşıdığı için çevre
temizliğine dikkat edilmelidir. Sıcak mevsimler için yeteri kadar
gölgelik sağlanmalıdır.
SAĞILAN İNEKLER Sağılan ineklerin bakım ve beslenmesi ile ilgili bilgiler kitabın
değişik sayfalarında verilmiştir. Burada verimi artırıcı bazı bilgiler
verilecektir.
Doğuran inekte görülen kilo kaybını telafi etmek için beslenmesine
dikkat edilmelidir. Sağılan ineklerde yemleme, süt verimine göre
yapılmalıdır. Bunu ayarlamak içinde boyunlarına renkli halkalar
takılabilir. Örneğin 5-10 litre süt verenlere beyaz, 10-15 litre süt
verenlere mavi, 15 litrenin üstünde verenlere yeşil, çok yüksek süt
veren inekler var ise kırmızı halka takılabilir. Bunun için renkli
hortumlar bir ip ile boyuna asılabilir. Bu mümkün değil ise, yüksek süt
verenler ile düşük süt verenler ayrılır, buna göre yem verilir.
Döl verimi kontrol edilmelidir. Çünkü sürünün devamı yavruları ile
sağlanabilir. Bunun için, doğum sonrası 60. günden sonra kızgınlıkları
takip edilmeli ve görüldüğü zaman tohumlanmalıdır. Doğum aralığının
yaklaşık bir yıl olup olmadığına bakılmalıdır. Hastalıkların
bulaşmasını önlemesi ve iyi bir yavru elde etmek için suni tohumlama
tercih edilmelidir. Hayvanın gebe kalıp kalmadığı bir veteriner hekime
muayene ettirilmelidir.
Ayda bir sabah ve akşam verdiği süt miktarı ölçülerek kayıt edilmeli ve
bu miktarı 30 ile çarparak aylık süt miktarı hesap edilmelidir. Çünkü
süt kontrolü ,
hayvanın hem sağlığının hem de veriminin normal olup olmadığını
gösterdiği gibi, ne düzeyde ve ne miktarda beslenmesi gerektiği
konusunda bize fikir verir.
Yaklaşık 10 aylık süt veriminden sonra kuruya ayrılmalıdır.
Tırnakları kontrol edilmelidir . Uzayan yada bozuk olan tırnaklar kesilmelidir. Tırnakları bozuk hayvan yeterince yem yiyemediğinden verimi düşük olur.
TIRNAK BAKIMI Tırnaklar İlkbahar ve sonbaharda 6 ay arayla mutlaka kesilmelidir.
Tırnak bakımı için keskin bir çakı, iskarpela kullanılabileceği gibi
özel kesme aletleri de (elektrikli çark motoru gibi) kullanılabilir.
Ayrıca düzeltme için kalın ve ince törpülere de ihtiyaç duyulur.
Şekil 3: Deforme olmuş tırnaklar